Yaşlandıkça unutmak bir hastalık belirtisi olabilir...
İnsan bazen unutmak ister bazen de hiç unutmamak ..ama maalesef belleğimiz bizim isteklerimize her zaman boyun eğmez.... neyi hatırlayıp neyi unutacağına ne zaman unutup ne zaman anımsayacağına sanki beynimiz kendi karar veriyor diye düşünüğümüz zamanlar dahi olabilir.
Bunun nedeni bellek işlevinin tek bir unsurdan da yada beyindeki tek bir merkezden kaynaklanmamasıdır. Kısa süreli bellek, çalışma belleği, motor bellek, uzun süreli bellek yada epizodik bellek gibi farklı bellek türleri vardır. Her biri beynimizin farklı bölgelerinin eşzamanlı bağlantıları ile oluşan işlevlerdir
Bir nesneyi hatırlamak için beynimizin pek çok işlevinin ve beyin bölgesini ilgilendiren bir dizi işlem yapar. Önce bir bardağı dikkat alanı içine alır, bu arada frontal bölge denen beynimizin ön kısmını kullanır sonra görür, sonra nesneyi iki ayrı yolakta ‘ne ve nerede’ olarak tanımlar. Bu işlev ise beynin arkasından öne doğru gelen yolaklarda yapılır.Aardından sağlaklar için beynin sol tarafında yer alan Wernicke ve Broka alanlarında nesnenin adını koyar: “Bu bir bardaktır” der. Bir sonraki adım işlevinin tanımlanmasıdır. ‘Su içmeğe yarar’. Bu tanımlama yine önde ve frontal bölgede yapılır. Bardakla ilgili anılar için ise depoya, her temporal bölgedeki hipokampal alanlara gidilir. Kabaca kulaklarımızın arka iç tarafı denilebilir. Daha önce içtiğiniz soğuk sular veya bardakla ilgili diğer anılarımız da çağrışır yada bardakların hangi dolapta durduğu bilgisi. Beyin sonra motor alana haber gönderir , biz de bardağı alıp yerine koyar bu yeri tekrar bir sonraki kullanım için beynimizde belleğimizde depolarız.
Yaşlandığımızda, beyin hasarı oluşturan bir kaza yaşadığımızda vitamin eksikliklerinde, ilaçların yan etkisi olarak, horman sistemi bozukluklarında ve daha pek çok hastalıkta dikkatimiz ve beyin bellek depolarımız etkilenebilir ve biz unutkan oluruz. Yeni bilgileri kayıt edebilmek için eskilerin bir kısmının unutulması doğaldır ama günlük yaşamımızı etkileyecek kadar unutuyorsak mutlaka bir uzman tarafından değerlendirilmekte fayda vadır. Özellikle her yaştaki unutkanlıklar için altta yatan sebebi bulmak ve gidermek önemlidir.
Alzheimer Demansı nasıl bir hastalıktır?
Bunama tıp dili ile demans ta ‘kişinin çeşitli sebeplere bağlı olarak günlük yaşantısını bozacak derecede beyin işlevlerinden bir yada birkaçını kaybetmesi’ larak tanımlanabilir.
Alzheimer Hastalığında (AH) bir demans çeşididir ve 1906 yılında nöropatolog Dr.Alois Alzheimer tarafından tanımlanmıştır. Şu anda dünyada 65 yaşından sonra en sık görülen demans türüdür. 65 yaş üstü 100 kişiden 5inde ve 85 yaş üstü her 3 kişiden birinde görülür ve En önde bozulan beyin işlevi ‘bellektir’. Yani hastalık unutkanlık ile başlar. Kişi gördüğü duyduğu algıladığı bilgileri kayıt edemez ve bellek depolarına göndermez ve bilgi lazım olunca da ‘hatırlayamaz’. Yukardaki örneğe dönersek, bardağın yerinin dolap olduğu ve kendisininde bardağı oraya koyduğu bilgisini depolamaz ve sonrada arayınca bardağını bulamaz. Buradan da anlaşılacağı üzere Alzheimer Hastalığı Hipokampus ve komşu bölgelerinden başlar ve 10- 15 yıl gibi bir süre içinde diğer beyin bölgelerine de yayılır.
hastalığın ilerilemesi ileunutkanlık ve ileri dikkat eksikliğine , nesneleri adlandırmada zorluk, olaylar hakkında akıl yürütememe, geleceği ve yapacaklarını planlayamama, neyin gerçek neyin olmadığını ayırt edememe gibi diğer bozulmalar eklenir. Hastalığın orta evrelerinde para hesabı yapmak, yemek pişirmek temizlik yapabilmek, seyahat etmek, yolunu bulmak gibi beceriler kaybolur. İleri aşamada ise hastalar yemek yemekte, idrar ve gaitalarını tutabilmekte, tek başına türüyebilmekte bile zorlanırlar, maalesef hastalığın sonuna doğru tamamıyla bir babek gibi bakıma muhtaç hale gelirler.
Alzheimer hastalarının belirtilerini başlıca iki bölüme ayırmak gerekir. Birinci bölümdeki belirtiler doktorlar ‘bilişsel belirtiler’ demeyi tercih eder. Bunlar başlıca unutkanlıkla ilgilidir. İkinci gruba ise ‘davranışsal belirtiler’ denir. Aslında davranışsal belirtiler hastaları ve yakınlarını unutkanlıkdan daha fazla zorlar. Bunlar arasında; en sıklıkla moral bozuklukları ve depresyon, doğru olmayan ve saçma inanışlar ve hayal görme, uydurma ,ileri dereceede huy değişiklikleri, bağırma , vurma, küfretme, ev içinde sürekli dolanma, yemek yememe, idrar ve gaitasını altına yapma, uygun olmayan cinsel davranışlar sayılabilir. Özellikle bu psikiyatrikbelirtiler hasta yakınlarını çok zorlar ve tükenmelerine yorumalarına ve kendi sağlıklarının bozulmasına yol açar.
Halen Alzheimer hastalığının kesin tedavisi yoktur fakat belirtileri bir miktar kontrol altına alabilen,yaklaşık 2 yıla varan sürelerde hastalığı duraksatabilen yavaşlatabilen çeşitli ilaç tedavileri vardır. Gerek unutkanlık gerekse sinirlilik , içe kapanma hayal görme gibi belirtilerde düzelmeler görülebilmektedir. Düzenli ilaç kullanımı önemlidir. Ayrıca uyku ve iştah bozukluğu, depresyon, aşırı hareketlilik , saçma düşüncelere inanma, hayal görme gibi gibi sık görülen ek psikiyatrik belirtiler içinde tedavi olanakları vadır. Dünyada pekçok araştırma merkezinde de bu hastalığı tedavi edebilecek ilaç arayışları ve denemeleri sürmektedir. Ailelerle doktorların yakın ilişiki içinde olmasını, bakım verme sanatının inceliklerini kapsayan bir tedavi yaklaşımı faydalıdır Genellikle yaşlı hastalar birinci derece yakınları tarafından evde bakılırlar ve çoğunlukla bakım verirken nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda yeterince bilgilenmemiş durumdadır. Bakım verme işi çoğunlukla bir tercih olarak değil bir zorunluluk olarak karşılarına çıkar. Aileler hastalık sürecine ait ilgili daha çok bilgiye, daha fazla duygusal destek ve yardıma, toplumdan ilgi ve duyarlılığa, hastalıkla ilgili çeşitli amaçlı kurumlara, yasal konularda yardım ve bilgiye ayrıcada bakımda çok zorluk yaratan psikiyatrik sorunlar için pratik yardım ve önerilere ihtiyaç duyarlar..
Türkiye de durum nedir?
Türkiye’de de Alzheimer Hastalığı sıklığı 70 yaş üzeri kişilerde yapılan bir çalışmada % 9.8 olarak belirlenmiştir. Ülkemiz nüfus sayımı sonuçlarını ele alırsak toplumun % 6 sı halen 65 yaşın üzerindedir. Ancak 2020 ‘de, çok değil 15 yıl sonra, bu oran %10-12 ye yükselecek ve demans önümüze olarak yaygın bir hastalık olarak çıkacaktır. Yani yaş ortalaması gitgide artan, yaşlanan toplumumuzda hastalarda çok hızlı bir şekilde artmakta. Dünya Sağlık Örgütü 2050 yılında Türkiye’nin en fazla Alzheimer hastası olan 4 ülkeden biri olacağını açıklamıştır. Halen Türkiye’de 400,000 civarında AD hastası olduğu tahmin edilmektedir. Sık görülen Alzheimer hastalığına vasküler demans, fronto temporal demans, Parkinson ve Lewy cisimcikli demans gibi ek hastalıklarda sayılınca ileri yaşlarda demansın neredeyse bir halk sağlığı sorunu olduğu ortaya çıkar. Yaşlılarımız için duyarlı olduğumuzu her fırsatta tekrar etmemize rağmen ülkemizde yaşlı ve Alzheimer’li hastalar için sunulan sağlık ve bakım hizmetlerinin ciddi oranda eksikliği söz konusudur
Alzheimer hastaların çok azının tıbbi tanı aldığı doktor yardımına ulaşabildiğini,çoğu kişinin ‘yaşlanınca unutmak ve muhtaç duruma düşmek normaldir’ yanlış inanışının kurbanı olduğunu biliyoruz. Ülkemizde ne sağlık sistemi ne de sosyal yardım sistemleri yaşlılıkta, demansta bakım ve tedavi yaklaşımları, yaşlının sosyal yaşamının desteklenmesi konusunda hazırlıklı değidir. Alzheimer hastalarını kabul edecek özel bakımevleri, bilgili personel, gündüz bakımevleri, yatalak hasta bakımı için eğitim vereebilecek kurumlar, bakıcılar için eğitim ve psikolojik destek imkanları sayılabilecek eksiklerden bazıları olarak sayılabilir.
Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.