TR Doktor
bipolar bipolar bozukluk

Bipolar Bozukluk Nedir?

Yazar: Doç. Dr. Osman VIRIT









BİPOLAR BOZUKLUK NEDİR?

Manik Depresif Bozukluk veya Manik Depresyon adıyla da bilinen Bipolar Bozukluk, riskli davranışlar nedeniyle ilişkilere ve kariyere zarar veren, tedavi edilmediği takdirde intihar yoluyla ölüme yol açabilen, ciddi bir psikiyatrik hastalıktır.

 

BİPOLAR BOZUKLUK BELİRTİLERİ NELERDİR?

Bipolar bozuklukta, ruh halinde dönemsel değişiklikler yaşanır. ‘Manik’ terimi hastanın aşırı hareketli, enerjik, konuşkan, umursamaz, kendini güçlü hissettiği bir dönemi tanımlar. Bu dönemde günlerce süren uykusuzluk, aşırı hareketlilik, durdurulamayan konuşma, sinirlilik, agresif davranış, çok fazla ve gereksiz alışveriş yapma en sık görülen belirtilerdir. Manik dönemlerda bazı hastalar yaratıcılıklarının arttığını, işlerinin harika gittiğini belirterek tedaviyi reddedebilirler. Ancak hastalık ilerledikçe sonuçlar çok dramatik olabilir ve felaketle sonuçlanabilir. Kişi umursamaz davranışlarda bulunabilir, aşırı para harcayabilir. Dürtüsel şekilde alınan riskli kararlar, davranışlar (uygunsuz iş anlaşmaları, alım/satım vb.), kişiliğine uygun olmayan şekilde rastgele cinsel ilişkiye girmesi hasta ve ailesi için finansal ve sağlık riskleri oluşturabilir.

Hastalığın diğer döneminde de bir öncekine tamamen zıt olan ruh hali görülür. ‘Depresyon’ olarak tanımlanan bu dönemde üzüntü, ağlama, değersizlik/suçluluk hissi, enerji kaybı, haz kaybı, uyku problemleri ortaya çıkabilir. Depresif dönemler de aynı derecede tehlike taşıyabilir ve kişi intihar girişiminde bulunabilir.  

Bu rahatsızlığa sahip olmak kimsenin suçu ya da hatası değildir. 

 

BİPOLAR BOZUKLUĞA KİMLER YAKALANIR?

Bipolar bozukluk genellikle 15-24 yaş arasında görülür ve sıklıkla yaşam boyunca sürer. Her yaşta görülebilir (7'den 77'ye) ama en sık 20'li yaşların başında başlar. Her 100 kişiden 1-2'sinde görülür. Tüm dünyada benzer sıklıkta görülmektedir. Kadın-erkek arasında görülme sıklığı açısından fark yoktur. Çocuklarda ve 65 yaş üstünde nadiren yeni teşhis edilmiş mani görülür.

 

ÇOCUKLARDA BİPOLAR BOZUKLUK

Her ne kadar bipolar bozukluk gençlerde ve genç yetişkinlerde daha yaygın olsa da 6 yaşındaki çocuklarda ve daha büyüklerde de zaman zaman görülmektedir.  Semptomların çoğu dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) ile veya davranış bozukluklarıyla, hatta normal, çocukça davranışlarla benzer olduğundan, küçük çocuklarda bipolar teşhisi çok zordur. Problemlerden biri, DEHB için kullanılan ilaçların maniyi DEHB olan çocuklarda tetiklemesidir. Küçük çocuklarda bipolar bozuklukta mani dönemi daha şiddetli olabilir; psikotik semptomlara, olmayan şeyleri görmeye ve duymaya daha yatkındırlar. Depresif dönemde ağrı, acı gibi fiziksel semptomlardan yakınmaları olasıdır. Bipolar bozukluğu olan çocuklar ve yetişkinler arasındaki en kayda değer farklardan biri, bipolar bozukluğun çocuklarda çok daha hızlı evre değiştirmesidir. Yetişkinlerde manik ve depresif dönemler haftalar, aylar hatta yıllar sürerken, çocuklarda bir gün içinde gerçekleşebilir.

 

BİPOLAR BOZUKLUK GENETİK MİDİR?

Hastalıkta genetik yatkınlık önemli bir risk olarak görülmektedir. Akrabalarının hiçbirinde bipolar bozukluk olmayanlarda hastalık görülme olasılığı %1-2 iken, birinci dereceden akrabasında (anne-baba veya kardeşlerinde) bipolar bozukluk olanlarda hastalığın görülme sıklığı %7-8'e yükselmektedir. Tek yumurta ikizlerinden birinde bipolar bozukluk varsa diğer ikizde hastalık görülme olasılığı %45-60’a kadar yükselmektedir.

 

BİPOLAR BOZUKLUĞUN BELİRTİLERİ NELERDİR? 

Hastalığın iki birbirine zıt evresi vardır:

1)    Bipolar mani veya hipomani  

Yersiz/aşırı neşe hali, ya da öfke/sinirlilik/agresyon,
Aşırı konuşma, konudan konuya atlama, 
Düşüncelerde hızlanma,   
Abartılı özsaygı, 
Alışılmışın dışında enerji, daha az uyku ihtiyacı,
İmpulsivite, düşüncesizce doyuma ulaşma isteği, (alışveriş çılgınlığı, ani seyahatler, aşırı ve bazen rastgele seks, yüksek riskli iş yatırımları, hızlı araba kullanma)
2)    Bipolar depresyon  

Depresif ruh hali ve düşük özsaygı,
Her zamanki aktivitelere karşı ilgi veya haz eksikliği,
Düşük enerji seviyesi, 
Üzüntü, yalnızlık, çaresizlik, suçluluk duygusu,
Yavaş konuşma, yorgunluk ve zayıf koordinasyon,
Uykusuzluk veya aşırı uyuma,
İntihar düşüncesi, girişimi,
Düşük konsantrasyon,


BİPOLAR BOZUKLUKTA TANI NASIL KONUR?

Psikiyatrik muayene ve ayrıntılı taramadan sonra doktorunuz işaretleri ve belirtileri değerlendirir. Ayrıca kişisel tıbbi geçmişiniz ve aile geçmişiniz de gözden geçirilecektir. Ayrıca doktorunuz, coşkun olduğunuz zamanları teşhis edebilmek için aile üyeleriyle de konuşmak isteyebilir. Ruh halini etkileyebilecek diğer ciddi hastalıkları araştırmak için laboratuvar testleri yapılır. Beyin fizyolojisini değerlendirmek için bilgisayarlı Elektroensefalografi (QEEG) çekilir. Şüpheli durumlarda beyin MR ı da yapılabilir.

 

BİPOLAR BOZUKLUKTA NE ZAMAN HASTANEYE YATIŞ GEREKİR?

Hastalığın manik ya da depresif atak döneminde olan hasta; belirtilerin çok şiddetli olduğu durumda, riskli davranışlarının, intihar düşüncesinin girişimle sonuçlanmaması ya da saldırgan davranışlarının yatıştırılması amacıyla hastaneye yatırılır. Bipolar bozukluğu olanların yaklaşık %90'ı yaşamları boyunca en azından bir kez, üçte ikisi de iki kez veya daha fazla hastaneye yatırılmıştır.

 

BİPOLAR BOZUKLUĞUN NEDENLERİ:

BİPOLAR BOZUKLUĞUN BİYOLOJİK YÖNÜ NEDİR?

Bipolar bozukluk, şeker ya da kalp hastalığı gibi tıbbi bir hastalıktır. Beyindeki kimyasal maddeler, bir beyin hücresinden diğerine iletiler taşır. Beyin hücreleri arasında iletilerin doğru bir şekilde taşınması kişinin düşünce, duygu durum, davranış, hafıza ve öğrenme kapasitesini etkiler. Hastalığın ortaya çıkış nedeni kesin olarak bilinmemekle birlikte, beyin kimyasındaki / sinyal iletimindeki düzensizliğin önemli bir etmen olduğu düşünülmektedir.  

 

HASTALIĞIN PSİKOLOJİK YÖNÜ VE PSİKOTERAPİNİN TEDAVİDEKİ ROLÜ NEDİR?

Hastalığın oluşumunda ya da atakların tekrarlamasında kişinin bireysel psikolojik yapısındaki güçlükleri, aile içi iletişim sorunları/çatışmalar/kutuplaşmalar, ebeveyn tutumları gibi etmenlerin de ciddi risk oluşturduğu bilinmektedir. Bu nedenle Bipolar bozukluğun tedavisi sadece ilaç tedavisi ile sınırlı olmayıp aynı zamanda psikoterapötik yaklaşımı da içermektedir. Psikoterapi bireysel olarak hasta ile, hasta ailesi ile ve grup terapisi uygulamalarını kapsamaktadır.

Bipolar bozuklukla başa çıkabilmek, hastalıkla birlikte yaşamayı, yaşam kalitesini en üst düzeyde tutmayı başarmak tedavinin en önemli parçasıdır. Psikoterapötik yaklaşımla hasta ve ailesinin hastalık hakkında bilinçlenmesi, hatalı tutumların düzeltilmesi, hastanın düşünce ve davranışlarının düzenlenmesi sağlanır. Örneğin; manik ve depresif dönemleri tetikleyen stres etmenlerini fark etmeleri ve bunlarla başa çıkma konusundaki çalışmalar hedeflerden biridir. Kullanılan terapi tekniklerinden biri olan Bilişsel Davranışçı Psikoterapi yaklaşımı ile hastanın depresif ve yükselmiş duygu durumlar sırasında ortaya çıkan çarpık düşünce ve inançları tanımlaması ve bunların düzeltilmesi de bir diğer önemli çalışma alanıdır.

 

BİPOLAR BOZUKLUK NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Tedavinin akut tedavi ve koruyucu tedavi olmak üzere iki basamağı vardır. Akut tedavi hastalık belirtileri başladığı sırada, belirtileri mümkün olduğunca hızla yatıştırmak için uygulanır. Bu dönem hastanede yatarak tedaviyi de gerektirebilir. Koruyucu tedavi ise yeniden hastalanmayı engelleme amacı taşır. Akut tedavide öncelik hastanın ve çevresinin güvenliğinin sağlanması, intihar riski varsa önlenmesi, tanının netleştirilmesi, mani döneminde sakinlik verecek, depresyon döneminde ise ruhsal kalkınma sağlayacak tedavinin etkili ve güvenli biçimde uygulanmasıdır.

Biyolojik tedavide ilk adım ilaç tedavisidir. Ancak hastalık şiddetli, kişinin intihar riski var, daha önce ilaç tedavilerine bilinen direnç varsa Elektrokonvulsif tedavi (EKT) de ilk adımda uygulanabilir. Yeni ilaçların kullanılır hale gelmesi ile EKT'ye ihtiyaç oranı azalmıştır ancak hala çok sayıdaki hasta için EKT en etkili tedavidir. Bazı olgularda ilaçlara yanıt yetersizdir, kimilerinde ilaçlar yan etkileri sebebiyle istenilen doza çıkılamaz, bazı durumlarda ise hastanın intihar riskinin bulunması gibi sebeplerle ancak EKT’ nin sağlayabileceği hızlı düzelme elde edilmek istenir. Modern anestezi teknikleri ile günümüzde EKT daha da güvenilir hale gelmiştir. Filmlerde görülen EKT sahneleri ya da elektrikli sandalye görüntüleri ile gerçek EKT uygulamasının hiçbir benzer yönü yoktur. EKT ağrılı değildir, hasta için ceza değildir. EKT uygulanmış çoğu hasta, dişçi koltuğuna oturmayı EKT'den daha stresli bulmuşlardır.

Doç. Dr. Osman VIRIT İsimli Yazarın Diğer Yazıları


Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.