Tüp Bebek tedavisi, yardım ile üreme tedavileri arasında en bilinenidir. Günümüzde farklı kısırlık tiplerinin tedavisi için, en iyi sonuç verecek şekilde farklı tüp bebek tedavileri geliştirilmiştir.
Tüp bebek tedavisinin işleyişinde kadın yumurta hücresi (oosit) ile erkek meni hücresi (sperm) vücut dışında, dikkatle hazırlanmış laboratuar koşullarında döllenir, ve bu döllenmiş olan yumurta hücreleri (embriyo) arasından belirli bir sayıda seçilerek rahim içerisinde yerleştirilir.
Bu durumda sperm hücresinin yumurta hücresine ulaşıp onu dölleme şansı olmadığından, tüp bebek tedavisi kullanılır.
Sayı, hareket veya normal sperm oranındaki düşüklük problemleri hem ayrı ayrı, hem de birlikte görünebilirler. Hastanın sperm sayısı ve hareketi normal fakat normal görünümdeki sperm oranı sınırın altında ise hastaya tüp bebek tedavisi gerekmektedir.
Eğer rahim içi aşılama yöntemi üç ile dört denemeden sonra başarılı bir sonuç vermez ise, hasta IVF uygulamasını tercih edebilir.
Kısırlık vakalarının %20 lik bir oranı, bütün araştırmalara rağmen açıklanamayabilmektedir. Bu gibi durumlarda, özellikle 36 yaş ve üzerindeki bayan hastalarda, IVF tedavisi düşünülmektedir.
Kadınların düzenli adet olmasını sağlayan, endometrium adı verilen rahim içindeki zar dokusunun rahim içi dışına, yumurtalıklara, karın içi zarına veya tüplere yerleşmesi durumuna Endometriozis denir. Rahim dışı bölgelerde adet dönemlerinde oluşabilecek kanamalar sonucu tüplerde, karın zarında yapışıklıklar ve yumurtalıklarda kist oluşumu görülebilir. İlerlemiş endometriozis vakalarında IVF tedavisi gerekebildiği gibi, özellikle 35 yaşını geçmiş, çocuk sahibi olamayan endometriozis vakasından muzdarip hastalarımız için IVF tedavisi ilk seçenek olabilmektedir.
Tüp bebek tedavilerinin türlerine göre süreleri de değişim görsterebilse de, en yaygın olarak uzun protokol uygulanmaktadır. Uzun protokolde tedavi basamakları şöyledir:
Hastanın tedaviye başlamaya karar verdiği andan itibaren olan ilk adet gününde doğum kontrol hapı kullanımına başlanır. Doğum kontrol hapının kullanım amacı, hastanın adetini düzenlemek, ve tedaviye başlayacağı bir sonraki adet dönemine kadar herhangi bir yumurtalık kistinin oluşma şansını da ortadan kaldırmaktır. Hastanın adetinin 21. gününde tedavisine gonadotropin-releasing hormon (GnRH) analoğu eklenir. Yüksek etkili bir anti-hormon olan GnRH, burun spreyi ya da günlük enjeksiyon olarak verilmektedir. Analog beyinde hipofiz adı verilen ve stimulan hormon (FSH) ile luteinizan hormon (LH) adlı iki önemli hormonun salgılanmasını kontrol eden bezin faaliyetlerini baskılar. Bu hormonlar normal bir döngüde, overin her ay bir folikül üretimini uyarırlar. Verilen analog hipofiz ile over arasındaki bağlantıyı geçici olarak durdurmaktadır. Bu uygulamaya yumurta toplama işlemine kadar devam edilir. Doğum kontrol hapı 21 gün kullanılır ve bitiminden 10 gün sonra yeni adet dönemi başlamaktadır.
Yeni adet döneminin 3. gününde, yumurtalıkların uyarılması amacıyla iğne şeklinde hormon içeren ilaçlara başlanır. Bu ilaçların kullanılmasındaki amaç, birden fazla yumurta hücresinin gelişmesine yardımcı olarak gebelik ihtimalini arttırmaktır. Yumurtalıkların uyarılma süreci yaklaşık olarak 12 gündür fakat bu süreç yumurtalıkların ilaca olan cevabıyla belirlendiğinden, kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Bu süreç esnasında gün aşırı hormon ve ultrason ile de yumurta gelişimi yakından takip edilmektedir.
Diğer bir tedavi yöntemi ise kısa protokol denilen, adetin 2. ya da 3. günü başlanılanıp, ortalama 15 gün süren bir tedavi protokolüdür. Bu tedavi protokolünde yumurtaların uyarılması için iğnelere başlanır. Folliküller belirli bir boyuta geldiğinde ya da hormon içeren ilacın kullanımının 6. gününde folliküllerin erken çatlamasını engellemek amacıyla koruyucu olarak gonodatropin-releasing hormon antagonisti verilir. Bu ilaç göbekten yapılmaktadır. Tedavi süresinin uzun protokole göre daha kısa olması, uzun protokole oran ile eşit başarı şansına sahip olması ve hiperstimulasyon (yumurtalıkların aşırı uyarılması) sendromu gibi belirli yan etkilerin daha seyrek görülmesi sebebiyle, günümüzde kısa protokol daha sık tercih edilmektedir.
Yumurtalar belirli bir olgunluğa ve boyuta ulaştıkları zaman, yumurta hücrelerinin çatlaması amacıyla farklı bir hormonal iğne kullanımına başlanır. Bu iğnenin yapımından yaklaşık olarak 34-36 saat sonra ise yumurta toplama işlemi gerçekleştirilir. Bu işlemin hassasiyeti açısından, iğnenin yapılış zamanı çok büyük önem taşımaktadır.
Yumurta toplama işlemi: Hasta sabah aç karnına kabul edildikten sonra uyutulup, yaklaşık olarak 20 ile 30 dakika arasında süren yumurta toplama işlemi gerçekleştirilir. Hastanın uyuması sebebiyle bu işlem ağrısız bir işlemdir. IVF için yumurtalara vajinal yolla ulaşılır. Bu işlem için, yumurtaları dışarı doğru emen ve doğru yere yönlendirilmesi için ultrason yardımıyla yönlendirilen bir iğne kullanılmaktadır. Hasta başına 10-12 civarında olabilse de, yumurta sayısı değişkendir, ve bu sayı 1 ile 40 arasında değişim gösterebilir. Çok nadir de olsa hiç yumurta toplanamadığı durumlar görülebilmektedir. İşlemin hastanede kalmayı gerektirmemesi sayesinde hastalarımız birkaç saat sonra evlerine gidebilmektedirler.
Elde edilmiş olan yumurta hücreleri, laboratuar şartlarında ve sperm hücre kalitesine göre, klasik tüp bebek (IVF) ya da mikroenjeksiyon yöntemi kullanılarak döllenir. Bu döllenme sayesinde anne karnında gelişen bebeğin temel taşı olan embriyo oluşmaktadır. Mikroskop altında tespit edilen döllenme, yaklaşık olarak 12 ile 15 saat arasında bir süreçte oluşmaktadır. Bu oluşumun sonucu hastaya bildirilir ve embriyo transferinin yapılması için bir gün kararlaştırılır.
Döllenmiş embriyoların (Pre-embriyo ya da zigot adı verilir) toplanmasından 48-72, hatta duruma bağlı olarak 120 saat sonra transfer yapılır. Bu transfer yapılma zamanı embriyonun kalitesine göre belirlendiğinden süreler değişiklik gösterebilir. Embriyolar, ince plastik bir boru şeklinde olan kateter yardımıyla rahim ağzından nazikçe geçilerek rahim içerisine transfer edilir. Transfer edilecek embriyoların sayısı uygulamadan önce jinekolog ile birlikte kararlaştırılmakta ve ona göre transfer işlemi yapılmaktadır. İşlemin basit ve ağrısız olması sebebiyle hasta yarım saatlik bir dinlenme sürecinden sonra taburcu edilir. Progesteron dediğimiz, vajinal yoldan veya kas içerisine uygulanan hormon, yaklaşık olarak iki hafta sonrasında yapılacak olan gebelik testine kadar hastaya verilir. Gebelik testi sonucu pozitif olan hastanın, gebelik testi tarihinden 10 gün sonrasında gebelik kesesini görmek için ultrason yapılmaktadır.
Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.