Yaşamımızda, bulunduğumuz konuma göre ayrı rollerimiz var. Konumuz evlilik olduğu için ben burada aile içindeki rollerimizden bahsetmek istiyorum.
Ebeveynler ve çocuklar arasındaki ilişkide, her bireyin rolleri her zaman iyi anlaşılmamıştır. Aslında bu konu, aile danışma ofislerinde en sık tekrarlanan konulardan biridir, çünkü genellikle aile fertleri rol karmaşanına, aile yapısı hatalarına düşerler.
Evlenildiğinde kadın ve erkek, birbirlerine karşı eş rolünü üstlenirler. Çocukları olduğunda ise, çocuklarına karşı ebeveyn rolünü alırlar.
Örneğin en çok rastlanan hatalardan biri, bir anda çocuklarımızla arkadaş olmaya karar veriyoruz. Tamam, bu çok güzel, onlara özgüven aşılamak istiyoruz, onlarla daha yakın olmak istiyoruz. Ancak bunu çocuk ergenlik yaşını geçtikten sonra yapmalıyız, daha önce arkadaş olmaya kalktığımızda bu sefer ebeveynler rollerini kaybetmeye ve sonucunda çocuk ebeveynleşmeye başlıyor.
1969 yılında Psikolog Haim Ginott' un, bir çocuk hastası sayesinde psikoloji literatürüne kazandırdığı bir kavram var, Helikopter Ebeveynlik. Çocuk ne isterse yapmaya başlanıyor ve ihtiyacı olduğunda hemen yanına helikopter gibi hızla gelen ebeveynler haline dönüşülüyor. Bu aşırı koruyuculuk ve kontrolcülük sonucunda çocuklar, azalmış benlik saygısı ve güvensizliğe, problemleri tek başına çözememeye, kaygı bozukluklarına uğruyorlar. Yani istediğimizin tam tersine.
Diğer yapılan hatalardan biri de eş olarak rollerin karışıklığıdır. Burada kastettiğim, erkek ya da kadın rolünün ne olduğunu, ne yapmaları gerektiğini katı bir şekilde tanımlamak değil.
Örneğin kadın annelik rolünü, eşinin üzerinde uygulamamalıdır. Kadın eşinin annesi değildir. Onun ihtiyaçlarını karşılamak, yemeğini yapmak bir eş rolüdür ama yemeğini hazırladıktan sonra telefon edip “yemeğini yedin mi?” diye sormak değildir. Aynı şekilde terledi mi diye, sırtını kontrol etmek bir eş rolü değil, annelik rolüdür. Bu kadar kontrolcü olmak eşinizin ilk başta hoşuna gidecek fakat sonra bundan sıkılacak ve sizden uzaklaşmaya başlayacaktır.
Aynı şekilde erkek baba rolünü eşi üzerinde uygulamamalıdır. Kadının yapması gereken işlere karışmaması, müdahale etmemesi gerekmektedir.
Aslında bu durum, her yerde, sosyal yaşantımızda da aynı değil mi?
Doktorun verdiği ilacı sorgulayan hasta, öğretmenin anlattığı dersi beğenmeyip, cahillikle suçlayan öğrenci, kendine iyi geldiği için kullandığı ilacı arkadaşına vermeye çalışan komşu, uzmanlığı olmamasına rağmen her konuda bilgi veren berber. ..
Bu örnekleri sosyal hayatımızda da çok görüyoruz.
Herkes kendi rolünü bilse ve başkasınınkine karışmasa çok daha mutlu olmaz mıyız?
Başar Akçagöz
Diğer makaleler
için:
Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.