Nöroloji Uzmanı
Dr. Özgür ÜNAL
Medical Park Tarsus Hastanesi
Baş ağrısını hafife almayın
İnsanları etkileyen ağrılı durumlardan en yaygın olanı başağrısıdır. Başağrısıyla hayatı boyunca tanışmamış insan yok gibidir ve insanlarda en sık görülen yakınmalardan bir tanesidir.Nöroloji polikliniklerine başvuran hastaların yaklaşık üçte ikisinde başağrısı vardır ve üçte biri sadece başağrısı için başvurmaktadır. Hastaların çoğu başağrılarının altta yatan ciddi bir sorunun belirtisi olduğundan korkar. Fakat çoğunda iyi seyirli ancak uzun yıllar boyu ataklarla seyreden bir süreç sözkonusudur. Başarılı bir tedavinin ilk basamağı doğru ve özgün bir tanıdır. Başağrıları ilk olarak primer ve sekonder başağrısı olarak ikiye ayrılır. Primer başağrısında altta yatan saptanabilir başka bir neden yoktur (migren ve gerilim tipi başağrısı gibi). Sekonder başağrısı bozukluklarında ise başağrısı beyin tümörü, inme veya metabolik bozukluk gibi bir başka hastalığa bağlıdır. Başağrısı bulunan bir hasta değerlendirilirken, ilk yapılması gereken bir sekonder başağrısı bozukluğunun dışlanmasıdır. Bu karar öyküye, genel tıbbi ve nörolojik muayenelere dayandırılır. Eğer kuşkulu özellikler mevcutsa, tanı için bazı testlerin yapılması gerekli olabilir. Sekonder başağrısı bozuklukları dışlandığında, yapılması gereken primer başağrısı bozukluğunun doğru tanısının konmasıdır. Başağrılı hastaların ele alınmasında ve tanısının konulmasında en önemli olan başağrısı öyküsünün tam olarak alınmasıdır. Başağrısı hastalarının çoğunda tıbbi ve nörolojik muayeneler normal bulunur. Bu nedenle, doğru tanı için elimizdeki en yararlı gereç ayrıntılı öyküdür. Başağrısı öyküsünde ağrıya ilişkin bazı özellikler saptanmaya çalışılır. Başlangıcı, sıklığı, yeri, şiddeti, öncesinde haberci belirtilerin olup olmaması, eşlik eden belirtiler olup olmaması (bulantı, kusma , ışık ve ses hassasiyeti gibi), tetikleyici faktörlerin olup olmaması gibi. İlk değerlendirme sırasında sekonder başağrısı yani ciddi ve tehlikeli hastalıklara bağlı başağrısı olasılığını düşündürecek “başağrısı alarm belirtileri”ne dikkat edilir. Eğer hastanın hayatında ilk kez başağrısı oluyorsa veya hayatının en şiddetli başağrısı ise, ani başlamışsa, sıklığı ve şiddeti giderek artıyorsa, 50 yaşın üzerinde yeni başlamış bir başağrısı ise, bir kafa travması sonrası başlamışsa, egzersizle birlikte ortaya çıkan bir başağrısı ise, ağrı kesici ilaçlara yanıt vermeyen bir başağrısı ise sabah olan veya gece uykudan uyandıran bir başağrısı ise, başın hep aynı yerinde oluyorsa, ateş, ense sertliği, görme kaybı, nöbet, kol veya bacakta güç kaybı, bilinç bozukluğu, uyku hali gibi belirtilerle birlikte oluyorsa veya eskiden mevcut olan bir başağrısının belirtilerinde değişiklik olduysa altta yatan bir başka tıbbi sorun olup olmadığı araştırılmalıdır.
Başağrısının başlangıç yaşı tanı konulmasında önemli ipuçları verir. Primer başağrıları genellikle çocukluk veya genç erişkinlik yaşlarında ortaya çıkar, oysa 50 yaşından sonra başlayan başağrıları ciddi bir sorunu akla getirmelidir. Hastanın cinsiyeti de önem taşıyabilir. Migren için kadınlarda erkeklere oranla üç kat fazla bir sıklıktan söz edilebilirken, gerilim tipi baş ağrılarında böyle bir cinsiyet ayırımı söz konusu değildir. Küme baş ağrılarında ise erkek egemenliği çarpıcıdır.Başağrısının karakteri ve şiddeti hasta tarafından zonklayıcı, sıkıştırıcı, basınç hissi, iğne batar gibi, patlayıcı, şimşek gibi, elektrik çarpar gibi şeklinde farklı ifadelerle tanımlanabilir. Ağrının şiddeti de çok önemlidir. Migren başağrılarına kıyasla gerilim tipi başağrıları çoğunlukla hafif şiddettedir. Migren ağrısı zonklayıcı bir ağrıdır, hareketle artar, şiddetlidir ve genelde hastayı günlük hayatını devam ettiremez hale getirir. Hasta karanlık ve hareketsiz bir yer ister, ışık ve gürültüden kaçınır. Zonklayıcı veya basınç hissi oluşturan başağrıları migren için tipikken, sıkıştırıcı başağrısı, en sık gerilim tipi başağrısında ifade edilir.
Primer başağrıları içinde en sık karşılaşılanlar migren ve gerilim tipi başağrılarıdır.Şu an için dünyada en sık üçüncü başağrısı tipi ise analjezik (ağrı kesici) ilaçların aşırı kullanımına bağlı başağrısıdır. Bu nedenle kullanılan ağrı kesicilerin ayda 10 günden fazla alınmasının kendi başına kronik bir başağrısı nedeni olduğu konusunda hastaları uyarmak gerekir.
Migren, tüm başağrısı hastalıkları içinde doktora en fazla başvuru nedeni olan durumdur. Kadınların yaklaşık % 20'sinin, erkeklerin ise % 8'inin migrenli olduğu bilinmektedir. Atak sırasındaki olumsuz etkileri dışında da okul ve iş performansında düşme ve sosyal problemler gibi kronik etkileri vardır.Karakteristik özellikleri tekrarlayıcı olması, atağın ilaçsız olarak dört saatten fazla sürmesi, tek yanlı oluşu (%80 hastada), zonklayıcı olması, atak sırasında sıklıkla ışıktan ve sesten rahatsızlık, merdiven çıkma gibi fiziksel eylemlerle ağrıda artış, ağrıya sıklıkla bulantı veya kusmanın eşlik etmesi, ağrının orta şiddette veya şiddetli olmasıdır.Migren atakları çoklukla ataklar şeklinde gelirken, en az üç aydır her gün veya günaşırı olacak şekilde kronikleşmiş olarak da görülebilir. Bu durumun en büyük nedeni ağrı kesici ilaçların aşırı kullanımıdır. Migrende ilaç tedavisi ataklardan korunmaya yönelik önleyici tedavi ve atağın ağrı, bulantı, kusma gibi yakınmalarının giderilmesine yönelik atak tedavisi olarak iki şekilde yapılır. Önleyici tedavi belirli bir süre boyunca düzenli ilaç kullanarak ağrı sıklığını ve şiddetini azaltmaya yöneliktir.
Primer başağrıları içinde en sık karşılaşılan tip gerilim tipi başağrılarıdır. Migrenden daha sık görülmekle birlikte görece daha hafif başağrılarına neden olduklarından hekime başvuruda daha geri plandadır. Sıklıkla yirmi yaş civarında başlar, her yaşta görülebilir. Kadınlarda biraz daha sık görülmekle birlikte aradaki fark migrende olduğu kadar çarpıcı değildir. Sıklıkla iki yanlı bir başağrısına neden olması, zonklayıcı olmaması, hareketle artmaması, atak sırasında bulantının olmayışı ve ışıktan rahatsızlık duymama karakteristik özelliğidir. Ataklar şeklinde gelebildiği gibi, 3 aydan daha uzun süredir günlük veya gün aşırı başağrısının olduğu kronikleşmiş olarak görülmesi seyrek değildir. Bu kronik durum doktora daha sık başvuru nedenidir.
Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.