TR Doktor
alogoji algolog ağrı merkezi diyarbakır uzm. dr. serdar çatav

Algoloji uzmanı ya da Algolog kime denir?

Yazar:









“Algoloji; ağrı kaynağı olabilecek nedenleri inceleyen, bunları fizik muayene, radyolojik ve elektriksel tanı yöntemleriyle (EMG) ortaya koyan, tanı konduktan sonra ağrı kaynağını ve ağrıyı ilaçlarla ve girişimsel yöntemlerle tedavi eden, gereğinde ağrı kaynaklarının tanısı veya tedavisi amacıyla hastaları farklı disiplinlere yönlendiren bilimdir. Algoloji bilimi, uzamış yani kronikleşmiş ağrı ve tedavisinde özelleşmiştir.

 Ağrı denildiğinde, çoğunluğun algıladığı gibi sadece sızlama, zonk­lama şeklindeki ağrı düşünülmemelidir. Hastaların büyük bir bölümü kimi zaman yanma, acıma, karıncalanma, uyuşma, soğuma şeklinde yakınmalar ile (ki bu tanımlamalar da ağrı şikayetine girer) ağrı kli niklerine başvurmaktadırlar. Uzun soluklu ağrı şikayetleri, sosyal ve psikolojik problemleri de beraberinde getirir. Bu noktada ağrı dışı şikayetler de algolojinin değerlendirme, tedavi ve yönlendirme alanına girer. Bu tür yakınmaları olan hastalar ağrı bilim dalı tarafından detaylı araştırılmaya ve çözümlenmeye gereksinim duyarlar.”

AĞRI TEDAVİSİ KİŞİYE ÖZELDİR!

• Peki, algoloji uzmanı ya da algolog kime denir?

“Algolog olabilmek için; tıp fakültesini bitirdikten sonra anestezi­yoloji, nöroloji ve fizik tedavi ana bilim dallarından birinde uzmanlık eğitimi almış hekimlerin, iki yıllık ‘algoloji’ yan dal uzmanlık eğitimini tamamlamış olması gerekmektedir. Ancak birçok tıp branşında olduğu gibi algolojide de yan dal uzmanlık belgesini almak bu deneyimi kazan­mış olmak anlamına gelmez. Uzmanlık eğitimi sonrası Türk Algoloji (Ağrı) Derneği’nin hazırlamış olduğu geliştirici eğitim toplantılarına katılarak bilgi, beceri ve deneyimlerini arttırmalıdırlar.

Ağrı tedavisinde birçok girişimsel yöntem uygulanmaktadır. Bu uygulamaları yetkin bir şekilde yapabilmek için iki yıllık eğitim ne yazık ki yeterli olmamaktadır. Türk Algoloji (Ağrı) Derneği olarak, yeni algologlarımızın mecburi hizmetlerini, alt yapı donanımı yeterli kurumlarda yaparak en azından iki yıl daha deneyimlerini arttırma­larını, gene bu amaçla tüm mezuniyet sonrası eğitim programlarına katılımlarını desteklemekteyiz.

Çünkü sözü edilen girişimler oldukça deneyim gerektiren, komp­likasyon riski yüksek tedavilerdir. İki yıllık bir eğitimle bu girişimleri rahatlıkla yapabilecek bir deneyime ulaşabilmek gerçekten çok güçtür. Algoloji uzmanı olan hekimlerin diğer hekimler gibi hayat boyu ken­dilerini geliştirmeleri gerekmektedir.

 Ağrı tedavisiyle ilgili hem teknolojiler yenilenmekte hem de her has­ta bir diğerinden çok farklılık göstermektedir. Herkesin yaşam kalitesi kavramından beklentisi de farklıdır. Ağrı tedavisinin değerlendirilme­sinde hastanın ağrısının geçtiğini söylemesi yeterli bir kriter değildir. En basit şekilde, hastanın ağrısını 10 üzerinden değerlendirdiğimiz parametre, yaşam kalitesini ölçen ağrı sorgulama formlarındaki 30 sorudan sadece biridir. Burada uyku düzeni, iştah, işe dönmek, cinsel aktivite, aile içindeki durum gibi yaşam kalitesini belirleyen pek çok faktör ele alınmaktadır. Örneğin bir futbolcu ile evdeki bir annean­nenin yaşam kalitesi aynı skala ile değerlendirilemez. Bu nedenle her ikisine uygulanacak tedavi yöntemi de aynı olamaz. İkisinin de ağrısı 10 üzerinden 5’e inebilir ama birinin yaşam kalitesi yüzde 50’yi, diğe­rininki yüzde 20’yi gelişme olarak kaydeder. Çünkü futbolcu transfer olmayı, anneanne ise sadece mutfakta çorbasını yapıp kendi kendine yetebilmeyi beklemektedir. Bu nedenle ağrı tedavisi kişiye özel değer­lendirme ve tedavi gerektiren bir süreçtir.”

HANGİ AĞRILAR DİNDİRİLİR?

• Ağrı bilimi ya da diğer adıyla “algoloji” hangi ağrıların din­dirilmesiyle ilgilenir?

“Algoloji, kansere bağlı ağrıların ve kanser dışı kronik ağrıların tanı ve tedavileriyle ilgilenir. Kanser ağrılarına, kanser hastalığını geçirmiş, iyileşmiş ama buna rağmen kanser tedavisine bağlı ikincil ağrıları olan hastalar da dahildir. Örneğin kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ilaçlarının yarattığı yaygın yanma, sızlama, acıma şeklinde ortaya çı­kan ‘nöropatik ağrılar’ bu gruba girer. Bir diğer örnek ise radyoterapi tedavisinden kaynaklanan sinir dokusu hasarlarına bağlı ağrılardır. Bu gruba giren hastalarda yanıcı, elektrik çarpması veya karıncalanma şeklindeki nöropatik ağrılar olur. Hastalardaki ilerleyici aktif kanser sırasında ortaya çıkan şiddetli ağrılar da gene algolojinin ileri düzey tedavisini gerektirir.

Algolojinin tedavi ettiği hasta gruplarında kanser dışı ağrılar da oldukça geniş yer tutar. Bu gruba giren başlıca ağrıları şöyle sıralamak mümkündür:

• Baş ağrıları

• Fıtığa bağlı boyun, omuz, kol ağrıları

• Bel fıtığına bağlı ağrılar

• Omurga darlığına bağlı ağrılar

• Eklem ağrıları

• Omuz kavşağındaki ekleme bağlı kasların yırtılması, zedelenmesi ile ortaya çıkan ağrılar

. El bileği ile el parmaklarındaki eklem, tendon hasarlarına bağlı ağrılar

‘Fibromiyalji’ (yaygın kas kasılmasına bağlı ağrılar)

. Halk arasında ‘zona’ ağrısı denilen ağrılar

. Yüzde elektrik çarpması gibi ortaya çıkan trigeminal nevralji ağrıları

. Göğüs ağrısı

. Nedeni bilinmeyen karın ağrısı

. Omurgadan ve fıtıktan kaynaklanan bel ve bacak ağrıları

. Şeker hastalığına bağlı ayaklarda oluşan yanma, sızlama şek­lindeki nöropatik ağrılar

. Damar tıkanıklığına bağlı bacak ağrıları.”

AĞRI TEDAVİSİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER

• Algoloji uzmanları ağrı tedavisinde ne tür yöntemlerden faydalanırlar?

“Doğru ağrı tedavisinde prensip olarak, kanser ya da kanser dışı tüm ağrılar öncelikle ilaçla tedavi edilir. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın 1985 yılında yayınladığı ‘Kanser Ağrı Tedavisi’nin Protokolü’ ile gündeme gelen ‘basamak tedavisi’ yıllar içinde kendisini başarı ile kanıtladığından artık kanser dışı ağrılarda da etkin ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu medikal (ilaç) tedavide öncelikle reçeteye tabi olmayan, basit ağrı kesici ilaçlar ve hastanın eşlik eden uykusuzluk, iştahsızlık, depresyon gibi ağrıya yandaş şikayetleri için esas görevleri ağrı kesici olmayan yardımcı (adjuvan) ilaçlar kullanılır.

Basit ağrı kesiciler ile başarılı tedavi, mutlaka doktor değerlendirme­si ile uygun seçeneklerin, gün içine uygun dağılımına dikkat edilerek hastaya özel verilmesi ile sağlanabilir.

Hastanın eşlik eden şikayetine göre yardımcı ilaçlar değişir. Mesela uykusuzluk şikayeti olan hastalara uykuya destek veren ilaçlar verilir­ken, kilo kaybı olan hastalarda protein desteği yapacak ilaçlar tercih edilir. Özellikle kronik ağrı-depresyon döngüsünü kırmak üzere anti­depresanlar anksiyolitikler (sakinleştiriciler) gibi yardımcı (adjuvan) ilaçlardan mutlaka destek sağlanır.

Birinci basmak basit ağrı kesiciler grubundan fayda görmeyen veya kısa dönem yarar gören hastalarda, ikinci basamak ilaçlara yani zayıf-morfin türevi ilaçlara geçilir. Morfin türevi ilaçları doğru kullanmak deneyim gerektirir. Zayıf-morfin türevi ilaçlar yalnız başlarına değil mutlaka yine basit ağrı kesiciler ve yardımcı (adjuvan) ilaçlar ile bir­likte kullanılır. Bu grup ilaçtan fayda görmeyen veya bir dönem fayda görüp de daha sonra etkisini yitiren hastalarda güçlü-morfin türevi ilaçlara geçilir.

Ülkemizde ne yazık ki çok fazla zayıf ya da güçlü morfin türevi ilaç uygulama şansı yoktur. Oysa doğru kullanıldıklarında hastanın ağrı­sını etkin ve başarılı şekilde kesmekte, yaşam kalitesini ciddi biçimde arttırmaktadır. Buna karşın, ilaçlarin ‘morfin benzeri’ adıyla anılmaları hastalarda ve bu konuda ehil olmayan hekimlerde bağımlılık kaygısı yarattığından yaygın kullanımlarını engellemektedir. Doğru hastada doğru ilaç ve dozun seçilmesi, tedavi sürecine ehil hekimler ile girilmesi toplumda kaygı yaratan hiçbir soruna sebep olmamaktadır.

Kanser dışı hastaların tedavisinde kullanılan morfin benzeri ilaçlar­da örneğin bel, boyun, baş ağrısı hastalarında yüksek dozlara çıkılmaz. Çünkü bunlarda öncelik, girişimsel yöntemlerle tedavidir.

Pankreas, rahim ve mide gibi belirli kanser türlerinde, ağrılı bölge­nin sinir iletisini bloke etmeye yönelik işlemlerinden başarılı sonuçlar alınmaktadır. Aynı şekilde yüksek doz morfin türevi ilaç kullanan hastalarda omurga içine morfin pompası ve benzer ilaç uygulama (port-pompa implantasyon) sistemlerinin yerleştirilmesi girişimsel olarak yapılan ve hem hasta hem de hekim için yüz güldürücü sonuçlar veren yöntemlerdir.

Ağrı tedavi basamağının herhangi bölümünde sinir blokları yani ilgili siniri yakma, devre dışı bırakma işlemleri, ileri dönemlerde ise ağrı pompaları/morfin pompalarının yerleştirilmesi; gerek kanser, gerekse kanser olmayan hastalarda tedavi seçenekleri arasında çok önemli bir yer tutmaktadır.

Kanser dışı ağrılarda; özellikle boyun, bel fıtığı gibi spinal kaynaklı ağrılarda ilgili bölgeye uygulanan enjeksiyonlar ve/veya radyofrekans tedavisi son derece olumlu sonuçlar vermektedir. Bu tür işlemlerin mutlaka steril ameliyathane şartlarında, görüntüleme altında ve ehil eller yani ‘algoloji’ yan dal belgesine sahip kişiler tarafından uygulan­ması gerekmektedir. Aksi takdirde söz konusu işlemler komplikasyonlar ile sonuçlanır.”

AĞRI KLİNİĞİ NASIL OLMALI?

• İdeal bir algoloji kliniği nasıl olmalıdır?

“İdeal bir algoloji kliniğinde hem poliklinik hizmetleri verilmeli, hem de yataklı klinik şartları bulunmalıdır. Girişimlerin uygulanacağı steril bir ameliyathane mutlaka olmalıdır. Bu steril ameliyathanede aktif çalışan bir anestezi cihazı, monitör ile acil şartlara uygun düzenek, radyolojik görüntüleme cihazı olan floroskopi gibi cihazlar yer alma­lıdır. Görüntüleme yani floroskopi olmadan girişimsel yöntemlerin yapılması hiçbir şekilde kabul edilmemektedir. Bununla birlikte cerrahi işlem sonrasındaki yakın dönemde bir komplikasyon geliştiğinde gece hastanın yatabileceği bir yataklı servis, bu servisi döndürecek hemşire ve bir personel gibi ekip olması, gereğinde bir nöbetçi doktorun bu­lunması ideal olandır.”

İsimli Yazarın Diğer Yazıları


Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.