-Dr. Hanım, bana ne yaptınız? Çünkü sigaradan iki haftadır midem bulanıyor.
-Ah ne güzel, içmeyiver o zaman. Bırak gitsin, yetmedi mi sence bunca zaman içtiğin?
O gün son olmuştu sigara Mesut için. Artık ihtiyacı yoktu ona, yetmişti tüm ömrünce kullandığı bağımlısı olduğu maddelerin vücudunu, beynini zehirlemesi...
Aslında onunla beynindeki sesler için tedaviye başlamıştık. Evet, sesler. Onu rahat bırakmayan, kendi tabiriyle monolog ve diyalog tarzı olan sesler. Kim bilir kimin sesi, kim bilir neyin kavgasıydı onunki. Bu konuşmalar devamlı olan, onu rahatsız eden, özellikle de maddeye bağımlı kaldığı yıllarda daha çok artan, onu hasta eden, hastaneye yatmasına, tanı almasına sebep olan, hayatını zehir eden seslerdi.
Açık tenli, biraz da soluk benizli, uzunca boylu, narin yapılı, iyi eğitimli, iki dil bilen zarif bir hastamızdı o. Uzun boyundan mütevellit boynu hafif öne eğik, omuzları düşük sanırdınız ama asıl sebep fazlaca bilgisayar başında oturmasından kaynaklanmıştı.
Tedavi süreci boyunca hep nezaketli olan Mesut, akupunkturu biliyordu ama sadece zayıflamakta kullanıldığını sanıyordu. Her hafta özellikle sekiz hafta, hem bireysel tedaviler hem de akupunktur yaptık. Bu arada sürekli anlatan, sorulara doğru cevaplar veren, algısı açık, düzgün konuşan, kitap okuma seanslarına da düzenli katılan biri olarak Mesut'un sevimli cana yakın hali de dikkat çekiyordu. Ve giderek artan performansı, kitap okumadaki başarısı, düzgün hali, hayata dair görüşleri, sevinçleri, hüzünleriyle bizimle iletişimde olması onu hedefe yaklaştırmıştı.
Henüz ilk tedavide kendisinde bir canlanma olduğunu söylemişti fakat bunda akupunktur etkisinin de olduğunu öğrenince çok şaşırmış ve tedaviye devam etmek istediğini belirtmişti. Umudu vardı onun, iyileşmeye de niyet etmişti zira. Her hafta olağan görüşmemizde kendindeki değişiklikleri biz sormadan anlatmaya başlamıştı bile. Enerjisi yerine gelmiş, daha dinlenmiş bir vücutla uyandığını fark etmişti. O kahve, ben çay içmeyi severken, sohbetlerimizin vazgeçilmezi olmuştu çay ve kahve aroması. Elbette ki amacım, nasıl içiyor, bardağı ilk günden nasıl ağzına götürüyor, görmekti. İlk zamanlar ilaçların yan etkisiyle de olsa gerek, eli özellikle kahveyi aldığında çok titriyordu. Şimdi ise yok denecek kadar az olan titreme, bizi ziyadesiyle memnun ediyor. Yüz ifadesi, fark edilir derecede değişen, anlam kazanan Mesut, sanki üzerindeki hastalıklı deriyi sıyırırcasına değişim geçirdi. Önceden onu ilk gördüğümde fark ettiğim sarı benizli soluk cildi şimdi pembe, sağlıklı bir görünümle yer değiştirdi. Elbette bunda, bıraktığı maddeler, son olarak da sigaraya veda edişinin çok büyük bir rolü vardı. İşin ilginç yanı, asıl hedefin yanında bir de hediye olarak henüz başlarda bıraktığı, mide bulantısıyla içemediği, akupunktur etkisiyle de alakalı olan sigaraya vedası onda bile şaşkınlık oluşturdu. Zira hep bekledik, tam bitti demek için, işte sekiz ayı da devirdik. Ohhh, biz mutluyuz. Mesut, mutlu ailesi de mutlu. Şükürler olsun.
Seslere gelince onlara ne mi oldu? Her seansta konuştuk, irdeledik, masaya yatırdık, taaa eskilere gittik. Konuşulmayan konu, değinilmeyen yara kalmadı diyebilirim. Sesler tek tek gitti, en son tek ses kaldı. O da hepimizin iç sesi, kendimizle konuştuğumuz sesimiz, belki de içimizdeki çocuğun sesiydi. Mesut adıyla müsemma oldu, İnşallah mesut oldu yani. Yani; akupunktur, terapi ve tedavi edildiğin ortam üçlüsünün yanında bir doz da sevgi, ama beklentisiz sevgiyaralı bir hayata merhem oldu çok şükür...
Özetle; Akupunktur yanında terapinin ne denli etkili olduğunu bir vakada daha gördük bizde. İnsanı dinlemenin, insana insanca yaklaşmanın, konuşabilmenin, konuşabilme fırsatını vermenin, koşulsuz sevebilmenin etkileşimiydi bu yaşanılan süreç. Tedavide hep yanımızda olup destek olan kurum sakinlerinin payı da göz ardı edilemez elbette ki.
Bu tarz kurumların çoğalmasını özlemle bekliyoruz inanın. İnsana muamelesi has olan, naif yapılı empati sahibi kurum sakinlerine teşekkürü bir borç bilirim. Kendim ve hastalarım adına, tüm insanlık adına, yaşlılarımız, engellimiz adına.
Buraların bir insan depolama yeri olmadığını gösterdiğiniz için var olunuz efendim.
Yaptığımız sevgi aşılarının tutarak çoğalması dileğiyle...