Pediatrik Üroloji, benim tez konumu içerdiğiden dolayı bu konuda
kendimi çok yeterli görürüm. Özellikle
prenatal tanı, prenatal tedaviler yönünde çalışmıştım. Özel koyunlarda anne
karnındayken mesane çıkım obstrüksiyonları oluşturup bunların mesane ve böbrek
fonksiyonlarında yaptığı bozuklukların patolojik incelenmesini yurdumuzda ilk
kez yaptım. Patolojik incelemesi
Amerika'da tamamlanmıştı. Bu yüzden fizyopatolojisini çok iyi bilirim. Fizyopatolojik olarak bir erkek çocuğun posterior
uethral valf / teers kapakçık tanısıyla anne karnındaki hidronefroz gelişmesi sırasında
pop off mekanizmasının gelişerek tek taraflı böbreğin korunması ile bebeğin
yaşam savaşını kazanması onu hayata
bağlamaktadır.
Bunu doğar doğmaz
tedavisinin yapılması valf ablasyonu veya kesilmesi olayı işemenin normal
haline getirilmesi erken tedavide çok önemli bir yer tutmaktadır. Kız
çocuklarındaki vezikoüreteral reflü erken tanı
ve tedavide çok önemlidir. Buluğ çağına
kadar devam eden tekrarlayan enfeksiyonlar, yetişkin çağda annenin enfeksiyonları gebelikle artarak tekrarlayabilmektedir. Östrojen dilatasyon
etkisi ile oluşmakta, bel ağrısı olan
kronik sistit olan vakalarda gözden kaçırılmamalıdır. Yetişkinlik
döneminde olsa bile kız çocuklarımızın işeme
bozukluklaruı dış ortamda idrar bekletmemeleri mesane fonksiyonlarının bozulmasınasebep oluyor.
Günümüzde yapılan ürodinamik incelemeler sonucunda dahi yeterli yorumlama bilgisi
olmayan doktorların tedaviyi ellerindeki ilaçlara bağımlı kalarak yapmaları,
yanlış tedavileri sebep olabilmektedir. Üreter basınç profilini gözden
kaçırılarak hastanın üretra darlığı olması veya mesanenin kasılamaması akla
getirilmiyor. Hastalara tam zıttı bir tedavi uygulamasına sebep olmaktadır. Tedavide
gördüğümüz yanlışlık vardır. Bunların düzeltilmesi ile sağlıklı kız
çocuklarının gelişimine katkıda bulunulmaktadır
Tek böbrekli doğan çocukların veya yeni doğan döneminde taş oluşmasına
sebep olan nedenlerin ortadan kaldırılması, çocukların mineral tedavisi
uygulaması ile aromaterapi ile düzeltilebilmektedir.
Kadın ürolojisi ve Pediatrik ürolojinin ortak kesişim
noktası olan Nöroloji en büyük ilgi alanımdadır. 1997 yılında ilk kez
Hollanda'da gerçekleştirilen Nörouroloji konferansı'na günümüzün büyük hocalar
ile beraber katılmıştım. İlgi alanmı o zamandan beri başlamaktadır. Temelde
ürodinamiyi iyi bilmek, fizyolojiyi bilmek, anatomiyi bilmek ve bunlara
hastanın şikayetleri ile birleştirerek iyi bir karar vermek asıldır. Sonucunda
da hasta yapabileceğiniz üroterapi, ilaç tedavisi ve fonksiyonel cerrahi
işlemlerle idrar akışının sağlanması temel hedefimizdir. Nöroürolojide
günümüzde artık Alzeimar, Parkinson gibi hastalıklara bağlı işeme disfonksiyonu,
normal yaşlılığın getirdiği idrar kaçırma, diyabetik nöropatik bozukluklar,
diğer ilaç yan etkileri, kazalar ve bunun yanında felçli durumlarda hemipleji,
parapleji, kuadriplejik durumlara bağlı mesane disfonksiyonları
oluşabilmektedir. Bunların komplikasyon oluşturması üriner enfeksiyon, taş
problemleri ve bunların önlenmesinde normal fonksiyonel sinirsel fonksiyonların
kazandırılmasında akupunktur ve nöral terap,i aromaterapi ve fitoterapi,
yanında üroterapi, androterapi temel tedavi yaklaşımlarımızı oluşturmaktadır
Ürolog olarak yenidoğan'ın erken dönemde sünnet olmasına
karşıyım, çünkü bu çocuklar ileride büyüyünce bizim karşımıza penis küçüklüğü
şikayetİ ile gelmektedir. Amerika'da 1960'lı yıllarda küçük bir Yahudi toplumu
üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda bunların psikolojik alt yapısında
bozukluk oluşturması gerekçesi gösterilerek çocukların erken dönemde sünnet
önerilmiştir. Yahudilerde sünnet vardır, ama onlar da bir de erkekliğe geçiş
dönemi törenleri vardır. Buluğ çağında biz de öyle bir tören yoktur. O yüzden
bu çocukların ergenlik törenleri ile
sünnet olma dönemlerinin üst üste gelmesi psikolojik sorun yaratabilir. Bizim
çocuklarımız da, ben anne babaları sorarım sen kaç yaşında sünnet oldun, var mı
bir problem diye. Problem YOK çünkü bu
araştırma Müslüman toplumlarda yapılması gerekir. Küçük bölgesel yapılmış bir
araştırmadır. Yurdumuzda yapılan bazı çalışmalarda bir fonksiyon bozukluğu gözlenmemiştir. Çünkü
çocuğun bu toplumda sünnet olayını yaşayıp arkadaşlarıyla beraber aile ile
beraber bir merasimi bir araba gezdirmesi bir düğün olayını yaşaması
gerekmektedir. Yaşamazsa onda eksiklik olmaktadır. Amerika'da böyle bir durum
yoktur, ya da Avrupa'da böyle bir durum yaşaması imkanı kısıtlıdır.
Bu bizdeki asıl sorun alt yapıda bozukluk yapan sorun budur.
Günümüzde çocuklar yeni doğduğunda pubik bölgede bir
yağlanma olmaktadır bu yağlanma orayı şişkin göstermekte penisi öne doğru
itmektedir.
Dolayısıyla penisin prepisyum tabakası daha uzun
gözükmektedir. Çocuğun 6 - 7 yaş civarında
penisteki pubik yağlanması kaybolur. Penis uzayabilir, prepisyum geriye doğru çekilir. Gerçek
penis boyu ortaya çıkar. İlkokul 1 - 2 sırasında ise normal penis büyür. Bu ara
dönemde çocuğun uykusunda penisin
büyümesini sağlar, eğer prepisyum da daralması olan fimozis olan bir çocuk
varsa, bu çocuğun pipisi ileriye doğru büyüme göstermeyeceği için pipisi küçük
kalır. Aynı şekilde sünnet olmuş bir
çocukta da kafası gözüksün diye dışındaki deri fazla kesileceği için bu da
dizginleme dediğimiz penisin küçülmesine sebep olur. Penis ileriye doğru büyümesini durdurur. O
yüzden fimozis açılıp normal uyku ereksiyonları dönemleri yaşadıktan sonra
ilkokul 1 - 2 sırasında sadece ucundaki az bir prepisyum tabakasının kesilerek
sünnet işleminin yapılması daha mantıklı ve uygundur.
Fizyolojik olarak bu dönemde yapılacak olan FİMOZİSİN açılarak anne baba tarafından her banyoda
temizlenmesi, üç dört yaşına gelen çocuğa bunun öğretilerek, banyoda kendisinin
geriye çekerek içini temizleme işlemini sağlanmasıdır.
Sünnet, penis kanseri önlediği için elzemdir. AIDS mikrobu
kuru ortamda yaşayamaz. Bu nedenle Dünya sağlık örgütü Afrika'daki AIDS salgını
olan bölgelerde sünnet kampanyaları düzenlenmektedir. Bu bölgeye ülkemizden de
doktorlar gidip sünnetini şlemi gerçekleştirmektedir. Bu önemli bir adımdır. Çocuğunuzun
ve gelecekteki insan hayatının sağlıklı olmasıı nedeniyle sünnet kanseri ve AIDS
önlemesi açısından önerilmektedir.
Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.