TR Doktor
Kaygı bozukluğu nedir? Uzm. Psk. Dr. Sadık Cesur Bursa Psikoloji

Kaygı bozukluğu nedir?

Yazar: Dr. Sadık Cesur









Kaygı bütün canlıların sahip olduğu bir duygudur. Günlük yaşamın bir parçasıdır. Hepimiz günlük yaşantımızda gerektiğinde bir ölçüde kaygı duymaktayız. Normalde bu kaygı hafif ve başedilebilirdir. Kaygı düzeyi başedilemez ölçüde olduğunda sosyal yaşantımızı etkiler ve süreklilik arz ettiğinde çeşitli fiziksel sağlık problemlerine yol açar. Bu durumda yaygın kaygı bozukluğundan bahsederiz. Yaygın kaygı bozukluğundan muzdarip kişiler anlam veremedikleri bir tedirginlik ve sürekli kötü bir şeyler olacakmış hissi yaşarlar.

Bu nedenle günlük işlerine odaklanma sorunu, sosyal yaşantısında uyumsuzluklar ve bedensel rahatsızlıklar yaşarlar. Fiziksel anlamda kaslarda gerginlik, sırt ve boyunda olmak üzere vücudun çeşitli yerlerinde ağrı, bulantı aşırı terleme gibi bedensel rahatsızlıklar çekerler. Bütün bunlara kaygı düzeylerini kontrol edemediklerinden hastalanma ve delirme endişesi eklenir.  

Yaygın Kaygı Bozukluğundan kimler etkilenir? 

Yaygın kaygı bozukluğu kadınlarda erkeklere göre iki misli daha sık görülen ruhsal bir rahatsızlıktır. Kronik bir seyri olan rahatsızlıktan etkilenenler genelde ömür boyu muzdariptirler. Yaygın kaygı bozukluğu olan kişilerin bir çoğu fobi, depresyon gibi ruhsal rahatsızlıkların yanı sıra ilişki sorunları da yaşarlar. Yaygın kaygı bozukluğu toplumun %5 gibi bir kesimini etkiler ve yaş ilerledikçe hastalığın bulguları daha da belirginleşir. Yaygın kaygı bozukluğu yaşlılıkta daha sık görülür.

Yaygın Kaygı Bozukluğunun nedenleri nelerdir?

Yaygın kaygı bozukluğunun bazı kalıtsal etkenlere bağlı olabileceği gibi daha çok kişilerin çocukluk ve ergenlik dönemlerine ait stres verici yaşamsal olaylara maruz kalmaları belirleyici olur. Kişilik özellikleri stres ve gerginliğe yatkın olan bireylerde daha sık görüldüğü bilinmektedir.

Düşünce yapısı Yaygın Kaygı Bozukluğunu nasıl etkiler?

Yaygın kaygı bozukluğu olan kişiler anlam veremedikleri bir endişe ve kaygıya sahiplerdir. Sürekli başlarına yada yakınlarının başlarına kötü bir şey gelecekmiş hissi yaşarlar. Bu kaygı bütün yaşam alanlarına sirayet eder. Yaşadıkları kaygı, endişe ve korkuların gerçek sebepleri olduğunu hisseden kişiler bunları düşüncelere büründürürler. Günlük hayatlarında birçok kez durumlar iyi gözükse de mantıklı hiç bir dayanak olmadan "...ama ya şöyle" yada "böyle olursa ne olur" düşüncesine kapıldıklarını ve huzursuzlandıklarını fark ederler. Bunun akabinde ise yarattıkları senaryoyu önlemek için bir dizi önlem almak için seferber olurlar. Aldıkları önlemlerin yetersiz kalabileceği düşünceleriyle sonu bitmek bilmez senaryolar kurgularlar. Bu durum endişelerini daha da arttırmaktadır. Bütün bu kaygılar ve düşünceleri taşıyan kişiler bazen delirecekmiş hissine kapılabilirler. 

Yaygın Kaygı Bozukluğu nasıl tedavi edilir?

Yaygın kaygı bozukluğu tedavisi mümkün bir rahatsızlıktır.

Öncelikle yapılması gereken bir psikiyatrist veya klinik psikologa başvurmaktır. Yaygın kaygı bozukluğunun fiziksel bir rahatsızlığa bağlı olup olmadığını tespit edilmesi gerekir. Bunun için bazı tetkik ve incelemelerin yapılması gerekebilir. 

Tedavi gören yaygın kaygı bozukluğu hastaları tedaviden genellikle yarar görürler. Tedavi psikoterapi ile olabileceği gibi ilaçla da yapılabilmektedir. Bazen her iki yöntemi beraber yürütülmesi gerekebilir. İlaçların etkilerinin iki hafta gibi bir sürede başladığı ve etkilerinin altı ay gibi sürede tam gösterdikleri göz önünde bulundurulmalı. Kronik seyirli bir rahatsızlık olduğu unutulmamalı ve bazen ilaçların iyileşme sağlandıktan sonra iki yıl daha kullanılması gerekebilir. Psikoterapilerle kalıcı iyileşmeler sağlanabilir. Genelde Bilişsel Davrışçı veya Psikodinamik Psikoterapi yöntemleri uygulanmaktadır. Psikoterapikerde başarı oranı yüksektir.

Yaygın Kaygı Bozukluğu olanlar ne yapmalı? 

Müzmin bir rahatsızlık olduğu göz önünde bulundurulursa öncelikle atakların önlenmesi için verilen tedavi protokollerine uymalı. Uygulanan psikoterapi seanslarına düzenli katılmalı. Yaşam tarzını, beslenme biçimini gerekirse çalışma ortamlarını yeniden revize etmeli. Tatil ve dinlenme anlayışını proaktif hale getirmeli.

Dr. Sadık Cesur İsimli Yazarın Diğer Yazıları


Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.