YÜZDE 99 BAŞARILI
* Bu yöntemden başarılı sonuçlar elde ediliyor mu?
PGT yöntemleri arasında cinsiyet belirleme; yapılan en belirgin seçimlerdendir. Yüzde 99.9 oranında cinsiyeti belirlemede başarı sağlanabiliyor. XX kromozom kız, XY kromozom erkektir. Anne rahmine XX kromozom yerleştirildiğinde; kadın hamile kalırsa kesin kız çocuğu olur. XY yerleştirildiğinde de erkek çocuk dünyaya getirir. Ancak hastanın gebelik şansı tüp bebek uygulamalarındaki gebelik şansı kadardır. Kadının yaşı ve yumurta rezerviyle bağlantılı olarak değişebilir. Rahime yerleştirilen embriyo tutmayabilir. Ama tutarsa bebeğin cinsiyeti mutlaka seçildiği gibi; kız ya da erkek olur.
* Tıp dünyası neden bu konuyu tartışıyor?
Öncelikle sadece doğacak çocuğun cinsiyetini belirlemek için tüp bebek ve PGT uygulaması yapılmasının ne derece doğru ve etik olduğu tartışılıyor. Tüp bebek uygulamalarının oldukça güvenli olması nedeniyle, tüp bebek yapılması kabul edilebilir bir uygulama olabilir. Hayati tehlike ve önemli komplikasyon riski son derece azdır. Aile dengelenmesi amacıyla oğlu olanların kız, kızı olanların da oğlan çocuk isteyebiliyor. Bu nedenle PGT yapılması; bazı çevrelerce etik görülmesine rağmen, karşı cinse ait embriyoların atılacağı fikri yanlış görülüyor.
* PGT, aile planlama yöntemi olarak kullanılabilir mi?
İlk bebek için cinsiyet seçimi, tüm dünyada genel olarak kabul görmüyor. Daha önce tüp bebek ile gebe kalmış veya normal yoldan gebe kalmış, ancak ikinci bebek için tüp bebek gerektiren çiftlerde ise; karşı cinsin seçilmesi etik açıdan kabul edilebiliyor. Bu durumda genelde kız çocuğu olanların erkek, erkek çocuğu olanların ise kız seçecekleri düşünülürse; dengesiz bir dağılım olmayacaktır. Kısır olan bu çiftlerde, arta kalan embriyoların daha sonra kullanılmak amacıyla dondurulup saklanabilme olanağı da vardır. Bir cinse ait çok sayıda çocuğu olan çiftlerde ise (örneğin 6 erkek veya 6 kız) tüp bebek ve PGT ile cinsiyet seçimi yapılması, başka etik tartışmalar yaratacak önemli bir konudur. Karşı cinse ait embriyoların yok edilmesi problemi ortaya çıkmaktadır.
* Cinsiyet seçiminin belirli şartları var mı?
Dünyadaki genel uygulamaya göre; cinsiyet seçimi yaptıracak ailelerin daha önce en az 2 çocuğu olması şartı aranıyor. 2 çocuğu da aynı cinsiyetteyse, 3. çocuğun farklı cinsten seçimi yapılabiliyor.
ETİK Mİ, DEĞİL Mİ?
* Cinsiyet seçimi dünyanın nüfus dengesini bozabilir mi?
Cinsiyet seçiminin genel popülasyondaki erkek-kız oranını nasıl etkileyeceği tartışılıyor. Bu uygulamaların geniş çapta kullanılmasıyla, çeşitli kültürlerde tercih edilen cinsiyet olan erkeklerin artacağı kuşkusu olsa da; uzun vadede bunun dengeleneceği ve tercih edilen cinsiyetin kız olacağı düşünülmektedir. Mevcut tüp bebek uygulamalarının genel popülasyondaki oranına bakılacak olursa; bugün için bu önemli bir sorun gibi görünmemektedir. Cinsiyet seçimini savunanlar, bunun genelde artan dünya nüfusuna bir denge getireceğini ve ailelerin genellikle karşı cinsten 2 çocuğa sahip olduktan sonra, artık çocuk yapmayacaklarını söylemektedir. Cinsiyet seçimini savunanların diğer bir tezi ise; istenmeyen cinsten olan çocukların daha az sevgi ile yetişeceği ve hatta karşı cinse ait çocukların cinsiyet saptandıktan sonra düşükle sonuçlanabileceğidir. Sonuç olarak;' cinsiyet seçimi etik mi, değil mi?' sorusunun basit bir cevabı olmadığı ve her iki tezi savunanların da haklı oldukları noktalar olduğu görülmektedir.
HİNDİSTAN'DA SERBEST
* Bu uygulama Türkiye'de yasak. Kıbrıs'ta serbest mi?
Bazı genetik hastalıklar yalnızca kız ya da erkek çocuklarda ortaya çıkabiliyor. Bu durumda doktor raporu ile gerekli olduğu kanıtlanırsa, Türkiye'de de laboratuvarlarda rahatlıkla cinsiyet seçimi yapılabiliyor. Kıbrıs'ta ise; bu konudaki yasaklar daha az sınır getiriyor. Bu yüzden uygulama daha rahat şekilde gerçekleştirilebiliyor. Dünyanın bazı ülkelerinde bu teknik zaten bir doğum kontrol yöntemi olarak kullanılıyor. Mesela Hindistan'da... İsrail'de de bu yöntem serbest. Devlet denetimindeki merkezlerde bir çocuğu olan aileler, karşı cinsten çocuk isterlerse bunu PGT ile seçtirebiliyorlar.