Liken planopilaris birincil hedefin yeni saç çıkmasını sağlamaktan çok, hastalığın ilerlemesini durdurmak ve semptom ile bulguları azaltmak olmalıdır Buna göre klasik LPP’de en etkili tedavi
seçeneklerinin, topikal ve sistemik kortikosteroidler ile oral siklosporin
olduğu, ancak tedavi sonrası alopesinin büyük oranda geri döndüğü görülmüştür. Bu hastalıkta sıklıkla tercih edilen ve özellikle %10’dan
fazla skalp tutulumu olduğunda ilk sıralarda kullanılması önerilen
oral hidroksiklorokinin hastaların sadece %23’ünde, oral tetrasiklin/
doksisiklinin ise %36’sında iyi klinik yanıt sağladığı bulunmuştur. Oral antimalaryaller hastaların %30’unda
iyi sonuç vermiş, intralezyonel kortikosteroid uygulaması %57’sinde saç dökülmesini sınırlamıştır, topikal kortikosteroidler %93 oranında başarısız
bulunmuştur. LPP’de tedavi etkinliğinin nasıl değerlendirileceği
konusunda net bir fikir birliği yoktur. Bununla birlikte, .
Son yıllarda ise subjektif semptomları (kaşıntı ve yanma) ve objektif
bulguları (eritem, skuam ve saç kaybı) göz önüne alarak oluşturulan
Liken Planopilaris Aktivite indeksinin bu amaçla kullanılabileceği
bildirilmiştir Bununla birlikte, tedaviye yanıt oranlarının yeterince
objektif olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Retrospektif olması
nedeniyle bizim çalışmamızda hastalara başlanan tedaviler, standart
bir protokole göre belirlenmemiş, çoğunlukla klinik bulguların şiddeti
ile hastalığın aktivitesine göre seçilmişti. Bu nedenle çok çeşitli
kombinasyonlar uygulanmıştı. Dolayısıyla hangi tedavinin daha etkili
olduğuna dair kesin bir kanıya varmak mümkün değildi. Bununla
birlikte, topikal, intramusküler veya intralezyonel kortikosteroidler
tedavi protokolleri içinde en çok yer alan seçenekler olmuş ve kullanan
hastaların %71,4’ünde etkili bulunmuştu. Oral tetrasiklin ve oral
siklosporin klasik LPP’li birer hastaya verilmiş, her ikisinde de klinik yanıt
alınmıştı. Tedaviye yanıt literatürle benzer şekilde aktif dökülmenin
durması, yeni lezyon oluşmaması, semptom ve/veya bulguların
gerilemesine bakılarak belirlenmişti. Buna göre, tüm tedaviler göz
önüne alındığında uzun süre takip edilmemelerine rağmen, hastaların
%75’inde hastalığın ilerlemesi durmuştu.
Sonuç olarak; LPP ilerleyici ve kalıcı saç kaybına yol açabilmesi nedeniyle
etkilenen bireyleri psikososyal açıdan olumsuz yönde etkileyen bir
hastalıktır. İyi bir klinik muayene ve dermatoskopik inceleme önemli
ipuçları vermekle birlikte, kesin tanı histopatolojik değerlendirme ile
konur. Uygun tedavi ile hastaların büyük çoğunluğunda semptomların
azalması ve hastalığın ilerlemesinin önlenmesi sağlanabilir.
Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.