Kan gruplarının tespitinde 6 farklı yöntem izlenebilir.
Bunlar ;
-
Slide Yöntemi
-
Tüp Yöntemi
-
Jel Santrifügasyon Yöntemi
-
Mikroplate Yöntemi
-
Manual Polybrene Testi
-
Yarı veya Tam Otomatize Sistemlerdir.
Merkezimizde Jel Santrifügasyon Yöntemi ile kan grupları tespit edilmektedir.
Jel Santrifügasyon Yöntemi
Testte 5x7 cm büyüklüğünde plastik kartlar kullanılır. Her kartın üzerinde 6 mikrotüp vardır. Mikrotüplerin tabanı, değerlendirmeyi kolaylaştırmak için konik; üst kısmı ise, inkübasyon gerektiren testler için daha geniş olarak yapılmıştır. Tüplerin içerisinde Sephadex-G 100 maddesini içeren bir jel vardır. Bu madde başlangıçta toz halindedir; ancak buffer ile karıştığında jel halini alır. Kartlar için jel hazırlanırken, önce buffer ile yıkanarak şişmesi sağlanır. Daha sonra da buffer içerisinde süspansiyonu hazırlanır. Kullanılacağı testin özelliğine göre serum fizyolojik veya LISS, buffer olarak kullanılır.
Testte zaman ve hız yönünden standardize edilmiş bir santrifüj kullanılmaktadır. Santrifügasyon işlemi, 70x'de 10 dakika yapılır. Deneysel çalışmalar, santrifüj ekseninin de önemli olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, eksen santrifüj gücü ile düşey ve yatay planda tam bir doğru oluşturmaktadır.
Buffer ile yıkama sırasında şişen jel, sadece aglutine olmayan RBC'lerin geçişine izin verir. Aglutine olmayan eritrositler, santrifüj işlemi sırasında jel tabakasını geçerek, konik kısımda çökerler. Aglutine olmuş eritrositler ise üst kısımda kümeler oluştururlar. Kuvvetli aglutinasyonda çok büyük kümeler oluşur ve jel üzerinde bir tabaka meydana getirirler. Zayıf aglutinasyonda ise küçük kümeler oluşur ve reaksiyonun şiddetini değerlendirmek de kolaylaşmış olur.
Kan Grubu Uyumları
Dört ana kan grubu mevcuttur: A, B, AB ve 0. Bu grupların her biri de kendi içinde Rh gruplarına ayrılır: Rh pozitif ve Rh negatif. Kan grubu, hücre üzerindeki antijenler tarafından belirlenir. Amerika Birleşik Devletleri’nde, en yaygın kan grubu 0 pozitif; en nadir kan grubu da AB negatiftir.
Kan grubu 0 olan kişiler, “evrensel verici (donör)” olarak adlandırılır; acil bir durumda, bu kişilerin kanı herkese verilebilir. Kan grubu AB olan kişiler “evrensel alıcı”dır; acil bir durumda, bu kişiler herkesten kan alabilirler.
Buradaki tabloda gösterildiği üzere; kan grubunuz A ya da B ise, kanınız sadece belirli grup kanlarla uyumludur. Kan veren (bağışlayan) kişinin kan grubu, kanı alacak olan kişinin kan grubuyla uyumlu değilse; ateş, üşüme nöbetleri, sırt ağrısı ve nefessiz kalma ile karakterize, potansiyel olarak şiddetli bir transfüzyon (nakil) reaksiyonu oluşur. Şiddetli vakalarda, şok
KAN GRUBUNUZ AŞAĞIDAKİ KAN GRUPLA- BUYSA BUNLARDAN KAN ALABİLİRSİNİZ
A
A,0
B
B, 0
AB
A, B, AB, 0
0
O
ya da organ yetmezliği gelişir. Size kan transfüzyonu (nakli) yapılmadan önce, kan grubunuzun dikkatli bir şekilde belirlenmesinin nedeni budur. Kanınızla uyumlu olmayabilecek diğer “minör” kan grupları bulunduğundan, ana kan grubu eşleşse bile halen bir transfüzyon (nakil) reaksiyonu olasılığı mevcuttur.
Ancak, bu tür transfüzyonlar (nakiller) nedeniyle oluşan reaksiyonlar kolayca tedavi edilir.
Kan uyuşmazlığında bebek nasıl zarar görür?
Bir insanın kendi dokusunun bir parçası olmayan her madde ve transplantasyonla (nakil yoluyla) vücuda yerleştirilen her organ yabancı bir madde olarak işlem görür. Bu yabancı maddelere antijen ("kendi genetik yapısına uymayan") adı verilir. Bu antijenler girdiği bedenin savunma sistemini harekete geçirir. Antijenler kan grubu yapıtaşları dışında bakteriler, virüsler, protozoalar gibi maddeler ve böbrek, karaciğer ya da kalp gibi nakledilen organlar olabilir.
Savunma sistemi kendisine yabancı olan maddeyi yok etmek amacıyla harekete geçer ve o maddeyi tanıyabilen antikor (yabancı cisme karşı üretilen "cisim") adlı maddeler üretir. Antikor antijenle anahtar-kilit ilişkisi içindedir ve antijeni gördüğü yerde ona bağlanarak parçalamaya ve sistemden uzaklaştırmaya çalışır.
Bir kişiye kendi kan grubundan olmayan bir kan verildiğinde kanda o kan grubuna karşı doğal olarak varolan antikorlar yabancı kanı parçalamak için harekete geçerler.
Kanı A yapıtaşı içeren bir insanda B'ye karşı, B yapıtaşı içeren insanda A'ya karşı, yapıtaşı içermeyen 0 (sıfır) kan grubu insanda hem A' ya hem de B'ye karşı, Rh faktörü içermeyen bir insanda da Rh (+) kana karşı doğal antikorlar hazır bulunurlar ya da hızla üretilirler. Bu yüzden kan transfüzyonu (kan nakli) gereken bir insanda uyumlu gruptan kan vermek hayati önem taşır.
Rh(-) kan grubu olan bir annenin karnındaki bebek, Rh(+) olan babasından gelen özelliklerle Rh(+) olarak belirlendiğinde Rh uygunsuzluğu klinik önem kazanır. Böyle bir durumda anne kanı bebek kanıyla ilk karşılaşmasında hemen Rh antijenine karşı antikor üretmeye başlar. Bu karşılaşmayı engellemede plasenta bariyer görevi yapar. Genel anlamda fetusta anneden farklı olarak bulunan çok sayıda yapıtaşı olduğundan annenin bebeğini "yabancı" olarak algılamasını engellemek için bu plasenta bariyeri çok önemlidir. Normal durumlarda bu bariyer doğuma kadar varlığını sürdürür ve anne kanıyla bebek kanı ancak doğum esnasında temasa geçer. Ancak düşük tehdidi, düşük, placenta previa, ablatio placenta ya da nedeni başka türlü açıklanamayan her türlü kanama esnasında bariyerin zayıflaması ve fetus kanının anne kanına geçmesi mümkündür. Tamamen normal seyreden bir gebelikte de sağlam plasenta bariyerinden fetusa ait az sayıda kan hücresi anne kanına geçse de bu az miktarda antijenin annenin savunma sistemini harekete geçirmesi zordur ve bu yüzden Rh uygunsuzluğu olan çiftlerin bebeklerinde ilk gebelikte çok nadiren problem olur.
Rh (-) annenin Rh(+) bebeğinin kanıyla ilk temasında savunma sisteminin cevabı yavaş olur ve antikorlar plasentadan fetusa geçerek fetusun hücrelerini parçalamaya zaman bulamadıklarından problem çıkmaz. Ancak anne bu durumda artık Rh(+) kana karşı sensitize olmuştur (duyarlı hale gelmiştir). İleriki gebeliklerden birinde yine Rh (+) kan grubu taşıyan bir bebeği olursa bu durumda annenin savunma sistemi hızla harekete geçer ve fetus kanını parçalamaya yönelik antikorları hızla ve çok yüksek miktarlarda üretir. Bu antikorlar anne kanından plasentaya buradan da kordon yoluyla fetus kanına geçerek fetusun alyuvarlarını hızla parçalarlar. Bu duruma immunize Rh uygunsuzluğu adı verilir. Fetusta alyuvarların parçalanması sonucu meydana gelen aneminin (kansızlık) şiddetine bağlı olarak fetusta kalp yetmezliğinden, bu yetmezlik sonucu vücut boşluklarında sıvı birkmesine ve ölüme kadar gidebilen durumlar ortaya çıkar. Fetusa ait alyuvarların parçalanmasıyla açığa çıkan bilirubin adlı madde belli bir seviyenin üstüne çıktığında bebeğin beynine zarar verebilir.
Rh(-) bir gebede bebeğin Rh(+) kan grubuna karşı oluşmuş antikorlar anne kanında İndirekt Coombs (IDC) incelemesiyle ortaya konur. Bu inceleme normalde negatif çıkmalıdır. Pozitif çıktığı andan itibaren immunize Rh uygunsuzluğu söz konusudur ve pozitifliğin şiddeti ile hastalığın fetusa verdiği zarar arasında direkt ilişki vardır.
Doğum sonrası bebeğin kanından bakılan Direkt Coombs (DC) incelemesi ise bebeğin kanında anne kanından gelen bebeğin Rh(+) antijenlerine karşı üretilmiş antikorlar ölçülür. Normalde negatif olmalıdır.
İmmunize Rh uygunsuzluğunun engellenmesi
Rh uygunsuzluğu olan bir çiftin bebeğinde immunize Rh uygunsuzluğu ortaya çıkmasının engellenmesi mümkündür. Bunun için Rh (-) kan grubu taşıyan annenin bebeğinin Rh(+) kan grubuyla ilk karşılaşmasını engellemek gerekir. Bu amaçla çeşitli isimlerle piyasada bulunan (örnek: RHOGAM) Anti-Rh-immunglobulinleri (antikorları) kullanılır. Halk arasında bu ilaçlar "uyuşmazlık iğnesi" olarak bilinirler.
Bu ilaçların içinde Rh (+) kan grubuna karşı antikorlar vardır. Bu antikorlar daha önce Rh(+) kanla karşılaşmış Rh(-) annelerin ürettikleri antikorların aynısıdır. Bu antikorlar anneye kalça yoluyla enjekte edildiğinde anne kanına geçerek tüm Rh(+) antijen taşıyan hücreleri bulur ve anne savunma sistemi henüz bu Rh(+) antijenleri görmeden bunları parçalayarak ilk teması engeller.
Anti-Rh-immunglobulinleri (antikorları) ilk teması her zaman başarılı bir şekilde engelleyemeyebilirler. Ancak düzenli antenatal takibe gelen gebelerde 28. gebelik haftasında ve doğumdan sonraki ilk 72 saatte olmak üzere toplam iki doz uygulandıklarında ileriki gebeliklerde problem ortaya çıkma olasılığı binde 1 kadar düşüktür. Doğum sonrası tek doz uygulamada başarısızlık oranı %2'ye çıkar.
Anti-Rh-Antikorları hangi durumlarda uygulanır?
Doğum öncesi hiç antenatal takibe gelmemiş bir Rh (-) gebede, babaRh(+) ise doğum sonrası bebeğin kan grubunun pozitif bulunması ve Direkt Coombs'un da negatif bulunması durumunda bir doz ilaç ilk 72 saatte kalçadan uygulanır. Burada amaç doğum esnasında bebekten anneye geçen Rh(+) antikorların annenin savunma sistemini harekete geçirmesini önlemek ve ileriki gebeliklerde daha hızlı cevap vermesine engel olmaktır.
Düzenli olarak antenatal takiplere gelen gebelerde baba Rh(+) ise aylık IDC incelemesi yapılır. 28. haftada IDC incelemesi negatif ise bebeğin kan grubu bilinememesine karşın %85 olasılıkla Rh(+) olacağı gözönünde bulundurularak bir doz uygulanır. Doğum sonrası bebeğin kan grubu tayini ve DC sonucuna göre ikinci doz uygulanır.
Gebeliğin herhangi bir döneminde geçirilen bir vajinal kanamada, düşük tehdidi ve düşükten sonra, gebeliğin kürtajla sonlandırılmasından sonra, amniosentez, plasenta biopsisi ya da kordosentez gibi müdahalelerden sonra da baba Rh(+) ise mutlaka bir doz ilaç uygulanır. Burada amaç bebeğin tayin edilemeyen kangrubunun Rh(+) olması durumunda Rh(-) anne kanında antikor üretimini engellemektir.
Baba Rh(-) ise herhangi bir Rh uygunsuzluğu söz konusu olmadığından ilacı uygulamak anlamsızdır.
Bebek Rh (-) doğmuş ise ilaç uygulanmasının bir anlamı yoktur.
Bebekte Direkt Coombs (+) bulunursa bu durumda zaten annenin savunma sistemi Rh(+) kanla çoktan harekete geçmiştir. İlaç uygulanması anlamsızdır.
İlk 72 saat içinde mümkün olan en erken saatlerde uygulama yapılmalıdır. 72 saat geçtiğinde anne kanı Rh(+) hücrelere karşı savunma cevabı oluşturmak için yeterli süreyi bulmuştur. Yine enjeksiyon anlamsızdır.
Herhangi bir antenatal incelemede IDC pozitif bulunduğunda immunize Rh uygunsuzluğu söz konusudur ve bu durumlarda tedavi yaklaşımı ayrı bir yön kazanır.
Anti-Rh-antikorları içeren ilaçlar ısıya ve ışığa karşı duyarlıdırlar. Bu yüzden ışıksız bir ortamda ve buzdolabında saklanırlar ve bir yerden bir yere taşınırken de genellikle buz torbası içinde muhafaza edilirler. Allerji gelişme ihtimaline karşı enjeksiyonlar anneye hastane şartlarında uygulanır.
Kan uyuşmazlığının nadir görülen diğer şekilleri (ABO, Kell, Duffy ve diğer altgrup uygunsuzlukları) burada anlatılmamıştır.
Tam Kan Tahlili (Hemogram) Testi Nedir - Normal Değerleri ve Yorumu,
Kan gruplarının tespitinde 6 farklı yöntem izlenebilir.
Bunlar ;
Slide Yöntemi
Tüp Yöntemi
Jel Santrifügasyon Yöntemi
Mikroplate Yöntemi
Manual Polybrene Testi
Yarı veya Tam Otomatize Sistemlerdir.
Merkezimizde Jel Santrifügasyon Yöntemi ile kan grupları tespit edilmektedir.
Jel Santrifügasyon Yöntemi
Testte 5x7 cm büyüklüğünde plastik kartlar kullanılır. Her kartın üzerinde 6 mikrotüp vardır. Mikrotüplerin tabanı, değerlendirmeyi kolaylaştırmak için konik; üst kısmı ise, inkübasyon gerektiren testler için daha geniş olarak yapılmıştır. Tüplerin içerisinde Sephadex-G 100 maddesini içeren bir jel vardır. Bu madde başlangıçta toz halindedir; ancak buffer ile karıştığında jel halini alır. Kartlar için jel hazırlanırken, önce buffer ile yıkanarak şişmesi sağlanır. Daha sonra da buffer içerisinde süspansiyonu hazırlanır. Kullanılacağı testin özelliğine göre serum fizyolojik veya LISS, buffer olarak kullanılır.
Testte zaman ve hız yönünden standardize edilmiş bir santrifüj kullanılmaktadır. Santrifügasyon işlemi, 70x'de 10 dakika yapılır. Deneysel çalışmalar, santrifüj ekseninin de önemli olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, eksen santrifüj gücü ile düşey ve yatay planda tam bir doğru oluşturmaktadır.
Buffer ile yıkama sırasında şişen jel, sadece aglutine olmayan RBC'lerin geçişine izin verir. Aglutine olmayan eritrositler, santrifüj işlemi sırasında jel tabakasını geçerek, konik kısımda çökerler. Aglutine olmuş eritrositler ise üst kısımda kümeler oluştururlar. Kuvvetli aglutinasyonda çok büyük kümeler oluşur ve jel üzerinde bir tabaka meydana getirirler. Zayıf aglutinasyonda ise küçük kümeler oluşur ve reaksiyonun şiddetini değerlendirmek de kolaylaşmış olur.
Kan Grubu Uyumları
Dört ana kan grubu mevcuttur: A, B, AB ve 0. Bu grupların her biri de kendi içinde Rh gruplarına ayrılır: Rh pozitif ve Rh negatif. Kan grubu, hücre üzerindeki antijenler tarafından belirlenir. Amerika Birleşik Devletleri’nde, en yaygın kan grubu 0 pozitif; en nadir kan grubu da AB negatiftir.
Kan grubu 0 olan kişiler, “evrensel verici (donör)” olarak adlandırılır; acil bir durumda, bu kişilerin kanı herkese verilebilir. Kan grubu AB olan kişiler “evrensel alıcı”dır; acil bir durumda, bu kişiler herkesten kan alabilirler.
Buradaki tabloda gösterildiği üzere; kan grubunuz A ya da B ise, kanınız sadece belirli grup kanlarla uyumludur. Kan veren (bağışlayan) kişinin kan grubu, kanı alacak olan kişinin kan grubuyla uyumlu değilse; ateş, üşüme nöbetleri, sırt ağrısı ve nefessiz kalma ile karakterize, potansiyel olarak şiddetli bir transfüzyon (nakil) reaksiyonu oluşur. Şiddetli vakalarda, şok
KAN GRUBUNUZ AŞAĞIDAKİ KAN GRUPLA- BUYSA BUNLARDAN KAN ALABİLİRSİNİZ
A
A,0
B
B, 0
AB
A, B, AB, 0
0
O
ya da organ yetmezliği gelişir. Size kan transfüzyonu (nakli) yapılmadan önce, kan grubunuzun dikkatli bir şekilde belirlenmesinin nedeni budur. Kanınızla uyumlu olmayabilecek diğer “minör” kan grupları bulunduğundan, ana kan grubu eşleşse bile halen bir transfüzyon (nakil) reaksiyonu olasılığı mevcuttur.
Ancak, bu tür transfüzyonlar (nakiller) nedeniyle oluşan reaksiyonlar kolayca tedavi edilir.
Kan uyuşmazlığında bebek nasıl zarar görür?
Bir insanın kendi dokusunun bir parçası olmayan her madde ve transplantasyonla (nakil yoluyla) vücuda yerleştirilen her organ yabancı bir madde olarak işlem görür. Bu yabancı maddelere antijen ("kendi genetik yapısına uymayan") adı verilir. Bu antijenler girdiği bedenin savunma sistemini harekete geçirir. Antijenler kan grubu yapıtaşları dışında bakteriler, virüsler, protozoalar gibi maddeler ve böbrek, karaciğer ya da kalp gibi nakledilen organlar olabilir.
Savunma sistemi kendisine yabancı olan maddeyi yok etmek amacıyla harekete geçer ve o maddeyi tanıyabilen antikor (yabancı cisme karşı üretilen "cisim") adlı maddeler üretir. Antikor antijenle anahtar-kilit ilişkisi içindedir ve antijeni gördüğü yerde ona bağlanarak parçalamaya ve sistemden uzaklaştırmaya çalışır.
Bir kişiye kendi kan grubundan olmayan bir kan verildiğinde kanda o kan grubuna karşı doğal olarak varolan antikorlar yabancı kanı parçalamak için harekete geçerler.
Kanı A yapıtaşı içeren bir insanda B'ye karşı, B yapıtaşı içeren insanda A'ya karşı, yapıtaşı içermeyen 0 (sıfır) kan grubu insanda hem A' ya hem de B'ye karşı, Rh faktörü içermeyen bir insanda da Rh (+) kana karşı doğal antikorlar hazır bulunurlar ya da hızla üretilirler. Bu yüzden kan transfüzyonu (kan nakli) gereken bir insanda uyumlu gruptan kan vermek hayati önem taşır.
Rh(-) kan grubu olan bir annenin karnındaki bebek, Rh(+) olan babasından gelen özelliklerle Rh(+) olarak belirlendiğinde Rh uygunsuzluğu klinik önem kazanır. Böyle bir durumda anne kanı bebek kanıyla ilk karşılaşmasında hemen Rh antijenine karşı antikor üretmeye başlar. Bu karşılaşmayı engellemede plasenta bariyer görevi yapar. Genel anlamda fetusta anneden farklı olarak bulunan çok sayıda yapıtaşı olduğundan annenin bebeğini "yabancı" olarak algılamasını engellemek için bu plasenta bariyeri çok önemlidir. Normal durumlarda bu bariyer doğuma kadar varlığını sürdürür ve anne kanıyla bebek kanı ancak doğum esnasında temasa geçer. Ancak düşük tehdidi, düşük, placenta previa, ablatio placenta ya da nedeni başka türlü açıklanamayan her türlü kanama esnasında bariyerin zayıflaması ve fetus kanının anne kanına geçmesi mümkündür. Tamamen normal seyreden bir gebelikte de sağlam plasenta bariyerinden fetusa ait az sayıda kan hücresi anne kanına geçse de bu az miktarda antijenin annenin savunma sistemini harekete geçirmesi zordur ve bu yüzden Rh uygunsuzluğu olan çiftlerin bebeklerinde ilk gebelikte çok nadiren problem olur.
Rh (-) annenin Rh(+) bebeğinin kanıyla ilk temasında savunma sisteminin cevabı yavaş olur ve antikorlar plasentadan fetusa geçerek fetusun hücrelerini parçalamaya zaman bulamadıklarından problem çıkmaz. Ancak anne bu durumda artık Rh(+) kana karşı sensitize olmuştur (duyarlı hale gelmiştir). İleriki gebeliklerden birinde yine Rh (+) kan grubu taşıyan bir bebeği olursa bu durumda annenin savunma sistemi hızla harekete geçer ve fetus kanını parçalamaya yönelik antikorları hızla ve çok yüksek miktarlarda üretir. Bu antikorlar anne kanından plasentaya buradan da kordon yoluyla fetus kanına geçerek fetusun alyuvarlarını hızla parçalarlar. Bu duruma immunize Rh uygunsuzluğu adı verilir. Fetusta alyuvarların parçalanması sonucu meydana gelen aneminin (kansızlık) şiddetine bağlı olarak fetusta kalp yetmezliğinden, bu yetmezlik sonucu vücut boşluklarında sıvı birkmesine ve ölüme kadar gidebilen durumlar ortaya çıkar. Fetusa ait alyuvarların parçalanmasıyla açığa çıkan bilirubin adlı madde belli bir seviyenin üstüne çıktığında bebeğin beynine zarar verebilir.
Rh(-) bir gebede bebeğin Rh(+) kan grubuna karşı oluşmuş antikorlar anne kanında İndirekt Coombs (IDC) incelemesiyle ortaya konur. Bu inceleme normalde negatif çıkmalıdır. Pozitif çıktığı andan itibaren immunize Rh uygunsuzluğu söz konusudur ve pozitifliğin şiddeti ile hastalığın fetusa verdiği zarar arasında direkt ilişki vardır.
Doğum sonrası bebeğin kanından bakılan Direkt Coombs (DC) incelemesi ise bebeğin kanında anne kanından gelen bebeğin Rh(+) antijenlerine karşı üretilmiş antikorlar ölçülür. Normalde negatif olmalıdır.
İmmunize Rh uygunsuzluğunun engellenmesi
Rh uygunsuzluğu olan bir çiftin bebeğinde immunize Rh uygunsuzluğu ortaya çıkmasının engellenmesi mümkündür. Bunun için Rh (-) kan grubu taşıyan annenin bebeğinin Rh(+) kan grubuyla ilk karşılaşmasını engellemek gerekir. Bu amaçla çeşitli isimlerle piyasada bulunan (örnek: RHOGAM) Anti-Rh-immunglobulinleri (antikorları) kullanılır. Halk arasında bu ilaçlar "uyuşmazlık iğnesi" olarak bilinirler.
Bu ilaçların içinde Rh (+) kan grubuna karşı antikorlar vardır. Bu antikorlar daha önce Rh(+) kanla karşılaşmış Rh(-) annelerin ürettikleri antikorların aynısıdır. Bu antikorlar anneye kalça yoluyla enjekte edildiğinde anne kanına geçerek tüm Rh(+) antijen taşıyan hücreleri bulur ve anne savunma sistemi henüz bu Rh(+) antijenleri görmeden bunları parçalayarak ilk teması engeller.
Anti-Rh-immunglobulinleri (antikorları) ilk teması her zaman başarılı bir şekilde engelleyemeyebilirler. Ancak düzenli antenatal takibe gelen gebelerde 28. gebelik haftasında ve doğumdan sonraki ilk 72 saatte olmak üzere toplam iki doz uygulandıklarında ileriki gebeliklerde problem ortaya çıkma olasılığı binde 1 kadar düşüktür. Doğum sonrası tek doz uygulamada başarısızlık oranı %2'ye çıkar.
Anti-Rh-Antikorları hangi durumlarda uygulanır?
Doğum öncesi hiç antenatal takibe gelmemiş bir Rh (-) gebede, babaRh(+) ise doğum sonrası bebeğin kan grubunun pozitif bulunması ve Direkt Coombs'un da negatif bulunması durumunda bir doz ilaç ilk 72 saatte kalçadan uygulanır. Burada amaç doğum esnasında bebekten anneye geçen Rh(+) antikorların annenin savunma sistemini harekete geçirmesini önlemek ve ileriki gebeliklerde daha hızlı cevap vermesine engel olmaktır.
Düzenli olarak antenatal takiplere gelen gebelerde baba Rh(+) ise aylık IDC incelemesi yapılır. 28. haftada IDC incelemesi negatif ise bebeğin kan grubu bilinememesine karşın %85 olasılıkla Rh(+) olacağı gözönünde bulundurularak bir doz uygulanır. Doğum sonrası bebeğin kan grubu tayini ve DC sonucuna göre ikinci doz uygulanır.
Gebeliğin herhangi bir döneminde geçirilen bir vajinal kanamada, düşük tehdidi ve düşükten sonra, gebeliğin kürtajla sonlandırılmasından sonra, amniosentez, plasenta biopsisi ya da kordosentez gibi müdahalelerden sonra da baba Rh(+) ise mutlaka bir doz ilaç uygulanır. Burada amaç bebeğin tayin edilemeyen kangrubunun Rh(+) olması durumunda Rh(-) anne kanında antikor üretimini engellemektir.
Baba Rh(-) ise herhangi bir Rh uygunsuzluğu söz konusu olmadığından ilacı uygulamak anlamsızdır.
Bebek Rh (-) doğmuş ise ilaç uygulanmasının bir anlamı yoktur.
Bebekte Direkt Coombs (+) bulunursa bu durumda zaten annenin savunma sistemi Rh(+) kanla çoktan harekete geçmiştir. İlaç uygulanması anlamsızdır.
İlk 72 saat içinde mümkün olan en erken saatlerde uygulama yapılmalıdır. 72 saat geçtiğinde anne kanı Rh(+) hücrelere karşı savunma cevabı oluşturmak için yeterli süreyi bulmuştur. Yine enjeksiyon anlamsızdır.
Herhangi bir antenatal incelemede IDC pozitif bulunduğunda immunize Rh uygunsuzluğu söz konusudur ve bu durumlarda tedavi yaklaşımı ayrı bir yön kazanır.
Anti-Rh-antikorları içeren ilaçlar ısıya ve ışığa karşı duyarlıdırlar. Bu yüzden ışıksız bir ortamda ve buzdolabında saklanırlar ve bir yerden bir yere taşınırken de genellikle buz torbası içinde muhafaza edilirler. Allerji gelişme ihtimaline karşı enjeksiyonlar anneye hastane şartlarında uygulanır.
Kan uyuşmazlığının nadir görülen diğer şekilleri (ABO, Kell, Duffy ve diğer altgrup uygunsuzlukları) burada anlatılmamıştır.