TR Doktor

Neden Küçük Şeyleri Bile Kafama Takıyorum?

Yazar: Pedagog, Aile Danışmanı Okan Bal









“Herhangi bir şey olabilir: park yerini görmemem, arkadaşımın mesajıma geç cevap vermesi, koltuğa kahve dökülmesi, makinedeki çamaşırları asmayı unutmak, verdiğim basit bir sözü tutmamak, yolda yürürken birinin omzuma çarpması… Sanki başıma bir felaket gelmiş gibi üzülürüm veya öfkelenirim. Küçük şeyleri bile kafama takıyorum ve bazen etrafımdaki insanlara karşı kırıcı olabiliyorum. Acaba neden böyle yapıyorum?”

Belki de hayatınızda enerjinizi yönlendirebileceğiniz hiçbir şey yoktur. Tutkularınızı ve enerjinizi aktarabileceğiniz bir şey olmadığında demir atabileceğiniz bir limanınız da olmaz; bu da sağlıklı bir bakış açısına sahip olmanızı güçleştirir. Bu yüzden hayatta neyin önemli, neyin önemsiz olduğunu ayırt edemezsiniz. İnsana bakış açısını amaçları ve odaklandığı konular verir. Halbuki siz, bunlara sahip değilsiniz.

Dikkatinizi vereceğiniz bir şey yoksa bakış açınızı kaybedersiniz ve küçük, önemsiz şeyler de hayatınızda olması gerekenden daha fazla yer kaplar. Hayatı, gerçek anlamıyla dolu dolu yaşayanlar ufak tefek meselelere takılıp kalmazlar. İşte bu yüzden ölümden dönen insanların hayatında büyük değişiklikler olur. Böyle bir olay, insanlara farklı bir bakış açısı kazandırır. Ölümden kıl payı kurtulan biri için park yerini görüp görmemenin ya da evin kitap gibi düzenli olup olmamasının bir önemi yoktur. Dünyayı nasıl gördüğümüz, tamamen bakış açımıza bağlıdır. Dikkatinizi tümüyle yoğunlaştıracağınız, sizi ileriye götürecek bir konunuz yoksa bakış açınızı tamamen yitirirsiniz. Küçücük olaylar hayatınızın bir parçası olarak kalmaz, hayatınızın kendisi haline gelir.

Küçük şeyleri kafanıza taktığınızda, enerjinizi ve dikkatinizi büyük şeylere veremezsiniz. Zihninizi küçük olaylarla meşgul etmek gerçekten önemli olaylarla ilgilenmenize engel olur. Küçük şeyler yolunuzdan çekilmediğinde daha fazla üzülür veya öfkelenirsiniz çünkü bu şekilde devam edemeyeceğini bilirsiniz. Küçük meseleler iyice kötüye gittiğinde siz de hiçbir şeyin yolunda gitmediğini düşünmeye başlarsınız. Sık sık ‘benim başıma hiç mi iyi bir şey gelmez?’ diye söylersiniz. Her şeyde ve herkeste bir kusur bulur, sinirlendiğinizde hiçbir şeye ve hiç kimseye tahammül edemezsiniz.

Ruhsal açıdan güvenli bir limana demir atmadığınız için kafanıza bir şey takıldığında duygusal olarak çok çabuk felce uğrarsınız. İşte bu yüzden de stresle başa çıkamaz, hemen pes edersiniz. Küçücük şeyleri bile sorun ettiğiniz için günlük hayatın sorunlarıyla baş etmekte bile zorlanırsınız. Önemsiz meselelerin bile sizi rahatsız etmesine izin verdiğiniz için kolay kolay mutlu olduğunuzu hissedemezsiniz.

Peki, bu sorunun üstesinden nasıl geleceksiniz?

Her sabah hayatınızda gerçekten önemli olan şeyleri kendinize hatırlatın.Sağlıklı bir bakış açısı kazanmak için bundan daha hızlı bir yol olamaz. Hala hayatta mısınız?  Nefes alabiliyor musunuz? Sahip olduklarınız için şükredin.

Ne kadar şanslı olduğunuzu anlamanızı sağlayacak filmler izleyin. İkinci dünya savaşında büyük bir dram yaşayan aileyi anlatan ‘Bir genç kızın günlüğü’ romanını okuyun. Bu kitabı okuyan herkes, insanın zor şartlarda bile hayatta kalmak için verdiği mücadeleden etkilenecektir. Keza ‘Hayat güzeldir‘ filmini izlemek de size çok katkı sağlayacaktır.

Önceliklerinizi belirlemenizi sağlayacak bir görsel araç kullanın. Biri büyük biri küçük olmak üzere iki adet kavanoz alın. Büyük olana ‘küçük işler’ etiketi yapıştırın. Küçük, beyaz kağıda yatakta ıslak havlu bulmak, kırmızı ışığın tam siz karşıya geçecekken yanması, yemeğin dökülmesi gibi sizi delirten küçük şeyleri yazın. Küçük bir şeye gereğinden fazla tepki verdiğinizde her seferinde bunu kağıda yazıp kavanoza koyun. Her gün kavanoza bakın: bunlar aslında sorun etmemeniz gereken şeylerdir.

Küçük kavanoza ise ‘önemli olaylar’ etiketi yapıştırın. Bu kavanoza koyacaklarınız konusunda titiz davranın. Örneğin bundan sonraki beş yıl içinde kariyerinizin hangi noktada olmasını istediğinizi veya çocuk sahibi olup olmamak konusundaki düşüncelerinizi yazın. Dikkatinizi ve enerjinizi vermeniz gereken asıl konular bunlardır.

İki ya da üç ayda bir kavanozları boşaltın: Bakın bakalım, bunlar hala küçük kavanozda tutulacak kadar önemli mi? Eğer değilse atın ve yerine yenilerini koyun. Büyük kavanozdakileri ise çöpe atın. Yeni aya yeni bir ‘küçük işler’ kavanozuyla başlayın ve kavanozun dolmasının bu sefer ne kadar süreceğini görün.

Pedagog, Aile Danışmanı Okan Bal İsimli Yazarın Diğer Yazıları


Trdoktor; blog sayfasıdır. Trdoktor blog sayfası üzerinde doktorların yazdığı makale ve videoları görünütleyebilirsiniz.