Kalbimiz bir pompa gibi kasılma ve gevşeme hareketleri ile ihtiyacımız olan kanı vücudumuza gönderen hayati bir organdır. Normal bir kalp, dakikada 60-90 kez kasılma ve gevşeme yapar. Kalbin her kasılma ve gevşemesi sırasında, damarlara yapmış olduğu bir basınç vardır. İşte bu basınca “tansiyon” diyoruz. Tansiyon büyük (sistolik) ve küçük (diastolik) olmak üzere iki türlüdür. Büyük tansiyon kalbin kasılması, küçük tansiyon ise kalbin gevşemesi sırasında oluşan basınçtır. Bu basıncın değeri milimetre cinsinden ölçülür.
TANSİYONUN NORMAL DEĞERLERİ NEDİR ?
Hipertansiyon tipi
|
Sistolik (Büyük) Tansiyon
|
Diastolik (Küçük) Tansiyon
|
Normal tansiyon
|
120 mmHg ve altı
|
80 mmHg ve altı
|
Hipertansiyon adayı
|
120-139 mmHg
|
80-89 mmHg
|
Evre 1 hipertansiyon
|
140-159 mmHg
|
90-99 mmHg
|
Evre 2 hipertansiyon
|
160 mmHg ve üstü
|
100 ve üstü mmHg
|
** Diyabeti (şeker hastalığı) veya böbrek hastalığı olan kişilerde 130/80 mmHg veya üzeri hipertansiyon olarak kabul edilir.
HİPERTANSİYON NASIL BİR HASTALIKTIR
Hipertansiyon kronik seyirli bir hastalıktır. Kendi başına öldürücü değildir; fakat tedavi edilmediğinde sonuçları öldürücü olabilir.Hipertansiyon en çok kalp, beyin, böbrek ve göz damarları olmak üzere bir çok damar sistemini etkileyebilir. Başlangıçta kalp, böbrek, göz ve beyin damarları yüksek basınca uzun yıllar boyunca yüksek tansiyona karşı sessizce direnebilir. Fakat yıllar içinde etkiler ortaya çıkmaya başlar. Kalp etkilenmiş ise kalp krizi ve kalp yetmezliği riskini artar. Beyin damarlarını etkilenmiş ise beyin damarlarında kanama veya tıkanma eğilimi artar. Böbrekler etkilenmiş ise sonucu börek yetmezliği gelişme riski artar. Gözü etkilenmiş ise görme kaybı ile sonuçlanan rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
HİPERTANSİYONUN SEBEBİ NEDİR ?
Hipertansiyonun %90’ında herhangi bir sebep bulunamaz. Bu tipe “esansiyel hipertansiyon” denir. Geri kalan %10’luk kısım ise, “sekonder hipertansiyon” olarak adlandırılıp; çok tuzlu gıdaların tüketilmesi (özellikle tuza hassas kişilerde), böbrek hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları, böbrek damarlarının daralması, doğuştan büyük atar damarın (aortun) bir bölümünün dar olması (aortkoarktasyonu), trioid bezi hastalıkları (hipertiroidi) buna sebep olabilir.
HİPERTANSİYON KİMLER DE GÖRÜLÜR ?
Yüksek tansiyon riski bir çok faktör tarafından artırılır.
- Yaş: Yüksek tansiyon görülme oranı ilerleyen yaşla birlikte artar. Buna karşın tansiyon yüksekliği genellikle ilk olarak 35-50 yaşlarında saptanır.
- Cinsiyet: 50 yaşın altındaki grup ele alındığında erkeklerde daha sık görülür. 50-55 yaş grubunda görülme sıklığı eşitlenir. 55 yaşından sonra ise kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır
- Kalıtım: Yüksek tansiyonlu kişilerin yaklaşık %60'ında ailede de tansiyon yüksekliği söz konusudur.
- Şişmanlık: Şişmanların yaklaşık %40'ında yüksek tansiyon görülmektedir. Genç hastaların yaklaşık üçte biri şişmandır.
- Şeker hastalığı: Şeker hastalarında yüksek tansiyona çok sık rastlanır.
- Aşırı tuz tüketimi: Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.
- Fiziksel aktivitelerin azlığı: Hipertansiyon görülme olasılığı arttırır.
- Alkol tüketimi: Alkol kullananlarda hipertansiyon görülme sıklığı artar.
- Stres: Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir
HİPER TANSİYONUN TEDAVİSİ
Hipertansiyon tedavisi ilaç dışı tedavi ve ilaç tedavisi olmak üzere iki türlüdür. İlaç dışı tedavi yaşam stili değeşiklikleri yapılması esasına dayanır.Yaşam stili değişiklikleri; fazla kiloların verilmesi, egzersiz (yüzme, yürüyüş, balık tutma vs), aşırı tuz alımından kaçınma, potasyum ve kalsiyumdan zengin bol yeşil sebze ve meyve tüketme, alkol tüketiminden kaçınma, sigaradan kaçınma, stresten kaçınma gibi faaliyetleri içerir.
İlaç tedavisine başlama kararı; hastada hedef organ hasarı olup olmamasına, kardivasküler risk faktörlerinin olup olmamasına ve ölçülen sistolik/diyastolik kan basıncı değerlerinin yüksekliğine göre verelir. İlaç tedavisine başlanan hastalar aynı zamanda yaşam stili değişikliklerine de uymalıdır.
Hipertansiyon tedavisinde ilaç seçimi hastanın yaşı, ilaç yan etkileri ve eşlik eden hastalıklar göz önünde bulundurularak bireye özel yapılır. Tedaviye tek ilaçla başlanabildiği gibi, duruma göre birden fazla ilaçla da başlanabilir. Tedaviye tek ilaçla başlanmış ve kan basıncı düşmekle birlikte henüz istenilen kan basıncı elde edilememişse, tedavi değiştirilmeden önce 4-6 hafta beklenmelidir. Tedavi değişikliği, doz artırımı veya ikinci ilaç eklenmesi şeklinde olabilir. Tedaviye ikinci bir ilaç eklenmesi gerektiğinde, başlanacak ilacın ilk ilaçla uyumlu olması gözetilir.
Tedavide kullanılan ilaçlar nelerdir?
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar etki mekanizmalarına göre gruplandırılmışlardır. Bu grupların isimleri şunlardır:
· Diüretikler
· Alfa blokerler
· Beta blokerler
· Kalsiyum antagonistleri
· Anjiotensin konverting enzim inhibitörleri
· Anjiotensin II reseptör blokerler
Hipertansiyon Nedir,
Kalbimiz bir pompa gibi kasılma ve gevşeme hareketleri ile ihtiyacımız olan kanı vücudumuza gönderen hayati bir organdır. Normal bir kalp, dakikada 60-90 kez kasılma ve gevşeme yapar. Kalbin her kasılma ve gevşemesi sırasında, damarlara yapmış olduğu bir basınç vardır. İşte bu basınca “tansiyon” diyoruz. Tansiyon büyük (sistolik) ve küçük (diastolik) olmak üzere iki türlüdür. Büyük tansiyon kalbin kasılması, küçük tansiyon ise kalbin gevşemesi sırasında oluşan basınçtır. Bu basıncın değeri milimetre cinsinden ölçülür.
TANSİYONUN NORMAL DEĞERLERİ NEDİR ?
Hipertansiyon tipi
Sistolik (Büyük) Tansiyon
Diastolik (Küçük) Tansiyon
Normal tansiyon
120 mmHg ve altı
80 mmHg ve altı
Hipertansiyon adayı
120-139 mmHg
80-89 mmHg
Evre 1 hipertansiyon
140-159 mmHg
90-99 mmHg
Evre 2 hipertansiyon
160 mmHg ve üstü
100 ve üstü mmHg
** Diyabeti (şeker hastalığı) veya böbrek hastalığı olan kişilerde 130/80 mmHg veya üzeri hipertansiyon olarak kabul edilir.
HİPERTANSİYON NASIL BİR HASTALIKTIR
Hipertansiyon kronik seyirli bir hastalıktır. Kendi başına öldürücü değildir; fakat tedavi edilmediğinde sonuçları öldürücü olabilir.Hipertansiyon en çok kalp, beyin, böbrek ve göz damarları olmak üzere bir çok damar sistemini etkileyebilir. Başlangıçta kalp, böbrek, göz ve beyin damarları yüksek basınca uzun yıllar boyunca yüksek tansiyona karşı sessizce direnebilir. Fakat yıllar içinde etkiler ortaya çıkmaya başlar. Kalp etkilenmiş ise kalp krizi ve kalp yetmezliği riskini artar. Beyin damarlarını etkilenmiş ise beyin damarlarında kanama veya tıkanma eğilimi artar. Böbrekler etkilenmiş ise sonucu börek yetmezliği gelişme riski artar. Gözü etkilenmiş ise görme kaybı ile sonuçlanan rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.
HİPERTANSİYONUN SEBEBİ NEDİR ?
Hipertansiyonun %90’ında herhangi bir sebep bulunamaz. Bu tipe “esansiyel hipertansiyon” denir. Geri kalan %10’luk kısım ise, “sekonder hipertansiyon” olarak adlandırılıp; çok tuzlu gıdaların tüketilmesi (özellikle tuza hassas kişilerde), böbrek hastalıkları, böbrek üstü bezi hastalıkları, böbrek damarlarının daralması, doğuştan büyük atar damarın (aortun) bir bölümünün dar olması (aortkoarktasyonu), trioid bezi hastalıkları (hipertiroidi) buna sebep olabilir.
HİPERTANSİYON KİMLER DE GÖRÜLÜR ?
Yüksek tansiyon riski bir çok faktör tarafından artırılır.
Yaş: Yüksek tansiyon görülme oranı ilerleyen yaşla birlikte artar. Buna karşın tansiyon yüksekliği genellikle ilk olarak 35-50 yaşlarında saptanır.
Cinsiyet: 50 yaşın altındaki grup ele alındığında erkeklerde daha sık görülür. 50-55 yaş grubunda görülme sıklığı eşitlenir. 55 yaşından sonra ise kadınlarda görülme sıklığı daha fazladır
Kalıtım: Yüksek tansiyonlu kişilerin yaklaşık %60'ında ailede de tansiyon yüksekliği söz konusudur.
Şişmanlık: Şişmanların yaklaşık %40'ında yüksek tansiyon görülmektedir. Genç hastaların yaklaşık üçte biri şişmandır.
Şeker hastalığı: Şeker hastalarında yüksek tansiyona çok sık rastlanır.
Aşırı tuz tüketimi: Yüksek tansiyona yol açan nedenlerden biridir.
Fiziksel aktivitelerin azlığı: Hipertansiyon görülme olasılığı arttırır.
Alkol tüketimi: Alkol kullananlarda hipertansiyon görülme sıklığı artar.
Stres: Yüksek tansiyonun ortaya çıkmasını kolaylaştırabilir
HİPER TANSİYONUN TEDAVİSİ
Hipertansiyon tedavisi ilaç dışı tedavi ve ilaç tedavisi olmak üzere iki türlüdür. İlaç dışı tedavi yaşam stili değeşiklikleri yapılması esasına dayanır.Yaşam stili değişiklikleri; fazla kiloların verilmesi, egzersiz (yüzme, yürüyüş, balık tutma vs), aşırı tuz alımından kaçınma, potasyum ve kalsiyumdan zengin bol yeşil sebze ve meyve tüketme, alkol tüketiminden kaçınma, sigaradan kaçınma, stresten kaçınma gibi faaliyetleri içerir.
İlaç tedavisine başlama kararı; hastada hedef organ hasarı olup olmamasına, kardivasküler risk faktörlerinin olup olmamasına ve ölçülen sistolik/diyastolik kan basıncı değerlerinin yüksekliğine göre verelir. İlaç tedavisine başlanan hastalar aynı zamanda yaşam stili değişikliklerine de uymalıdır.
Hipertansiyon tedavisinde ilaç seçimi hastanın yaşı, ilaç yan etkileri ve eşlik eden hastalıklar göz önünde bulundurularak bireye özel yapılır. Tedaviye tek ilaçla başlanabildiği gibi, duruma göre birden fazla ilaçla da başlanabilir. Tedaviye tek ilaçla başlanmış ve kan basıncı düşmekle birlikte henüz istenilen kan basıncı elde edilememişse, tedavi değiştirilmeden önce 4-6 hafta beklenmelidir. Tedavi değişikliği, doz artırımı veya ikinci ilaç eklenmesi şeklinde olabilir. Tedaviye ikinci bir ilaç eklenmesi gerektiğinde, başlanacak ilacın ilk ilaçla uyumlu olması gözetilir.
Tedavide kullanılan ilaçlar nelerdir?
Hipertansiyon tedavisinde kullanılan ilaçlar etki mekanizmalarına göre gruplandırılmışlardır. Bu grupların isimleri şunlardır:
· Diüretikler
· Alfa blokerler
· Beta blokerler
· Kalsiyum antagonistleri
· Anjiotensin konverting enzim inhibitörleri
· Anjiotensin II reseptör blokerler