Bundan böyle, bazı haftalar sağlıkla ilgili konularla birlikte olacağız. Bugün yazıma, son günlerde gerek yazılı ve gerekse görsel medyanın gündeminden düşmeyen ve vakaları ile tüm dünyada endişe yaratan domuz gribinden bahsederek başlamak istedim. Aslında domuz gribi yeni bir hastalık değildir. Domuzların solunum sistemini tutan ve domuzlar arasında salgınlar yapan bir hastalık olduğu biliniyordu ve daha önce de domuzlardan insanlara bulaşma söz konusu idi. Ancak domuzdan insana geçen hastalık insandan insana bulaşmıyordu. Ne yazık ki korkulan oldu ve virüs insana adapte olarak insandan insan bulaşma özelliği kazandı. İlk önce Meksika olmak üzere, birçok ülkede domuzla hiç temas etmemiş kişilerde vakalar görülmeye başladı. Bugünkü duyulan endişe, vaka sayılarının artması ile virüsün insana adaptasyonunun daha da artıp, büyük salgınlara neden olabileceğidir. Yani tüm dünya, insandan insan bulaşma özelliğine sahip yeni bir grip virüsü türü ile karşı karşıyadır.
Domuz gribindeki belirtiler, aslında insan gribinde (mevsimsel gripte) gördüğümüz ani başlayan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrıları, baş ağrısı, kuru öksürük gibi klasik belirtilerden farklı değildir. Daha az sıklıkla boğaz ağrısı, burun akıntısı, ishal, bulantı kusma görülebilir. Fakat virüsün sürekli değişim göstermesi daha ağır belirtilerle seyreden bir hastalık tablosuna neden olabileceği gerçeğini unutmamak gerekir. Nitekim milyonlarca insanın öldüğü tahmin edilen 1918 İspanyol gribi salgını da, başlangıçta hafif bir hastalık şeklinde başlamış, fakat virüs 3-4 ay içerisinde çok ağır enfeksiyon yapma yeteneği kazanmıştı.
Domuz gribinin, bildiğimiz klasik gripten ayırımını yapmak için kullanılan testler özel laboratuarlarda yapılabilen pahalı testlerdir. Grip belirtileri gösteren her hastaya bu testlerin yapılması gereksizdir. Ancak domuz gribinin görüldüğü ülkelere seyahat etmiş veya şüpheli kişilerle temasta bulunmuş grip hastalarına bu testlerin yapılması gereklidir.
Şu an için domuz gribinin insanlarda hastalık yapmasını önleyen bir aşı geliştirilmemiştir. Ancak grip konusunda 2005-2006 yıllarında yaşanan kuş gribi salgını sırasında büyük tecrübeler sayesinde domuz gribi virüsüne karşı aşı çalışmaları da hemen başlatıldı. 4-6 ay içinde büyük kitleleri aşılayabilecek miktarda aşı üretilebileceği öngörülmektedir. Ancak aşı insanları korumada yeterli olmayabilir. Tüm insanları aşılamaya yetecek kadar aşı üretmek olanaksız olduğu gibi virüs sürekli değişim geçirdiğinden bir süre sonra aşının koruyucu etkisinden kendini kurtarabilir. Gerek mevsimsel insan gribinden gerekse böyle yeni ortaya çıkan grip virüslerinden korunmak için en etkili yol genel hijyen kurallarına uymak ve gerekli durumlarda maske takmaktır. Grip virüsleri insandan insana solunum salgıları aracılığıyla bulaşır. Hasta kişinin virüs içeren solunum damlacıkları en fazla bir metre uzağa gidebilir. Bu yüzden hasta kişilere bir metreden daha fazla yakınlaşmamak, yaklaşılacak ise maske takmak gereklidir. Bundan önemlisi el temizliğidir. Hasta kişilerden saçılan damlacıklarla kirlenmiş cansız yüzeylerde (koltuk, masa, telefon, kapı kolu vb) virüs 2 saat kadar canlılığını korur. Sağlıklı kişiler bu yüzeylere temas ettikten sonra ellerini yıkamadan gözlerine, burun veya ağızlarına götürdüklerinde virüsle enfekte olurlar. Bu nedenle eller sık sık su ve sabunla yıkanmalı veya alkol içeren (kolonya vs.) mendiller ile silinmelidir. El temizliğinde alkol kullanıldığında; ellerin kuru olmasına ve alkol ellerde kendiliğinden kuruyana kadar bir yere temas edilmemesine özen gösterilmelidir. Salgın durumlarında hasta kişilerle temastan, el sıkışmak, öpüşmek gibi sosyal iletişimden kaçınılmalıdır.
Grip olan kişiler mutlaka maske takmalı, öksürürken veya hapşırırken ağızlarını bir mendil ile kapatmalı ve mendili hemen çöpe atıp ellerini temizlemelidir. O an için mendil bulunamazsa ağız ve burun elle kapatılmalı ve sonrasında eller yıkanmalıdır. Grip olan kişiler işe veya okula gitmemeli, şikayetleri geçene kadar kalabalık ortamlara girmemelidir. Bunun dışında tüm enfeksiyonlardan korunmada olduğu gibi, vücut direncini yüksek tutmak, iyi uyumak, bol sıvı içmek, hareket etmek ve iyi beslenmek virüse karşı direnci artıracaktır.
Grip hastaları şikayetleri başlamadan 1-2 gün önceden grip virüsünü bulaştırmaya başlarlar. En fazla bulaştırıcılık belirtilerin başladığı ilk günlerdedir. Bulaştırıcılık 7 güne kadar uzar. Bağışıklık sistemi zayıf kişiler ve çocuklar çok daha uzun süre (10 günden uzun) virüsü etrafa saçabilirler. Bulaştırıcılığı önlemek için en uygunu tüm belirtiler tamamen geçene kadar hasta kişilerin toplumla temas etmemesidir.
Gribin tedavisinde kullanılan farklı gruptan ilaçlar mevcuttur. Domuz virüsüne karşı bu ilaçların etkisiz olduğuna dair bir kanıt henüz yok. Ancak virüs değişim göstererek başlangıçta duyarlı olduğu ilaçlara karşı direnç kazanabilir. Dünya Sağlık Örgütü bunu yakından takip etmektedir. Grip olan kişilerin ilaçtan fayda görebilmeleri için ilacın belirtiler başladıktan sonraki ilk 48 saat içinde başlanması büyük önem taşır. İlaçlar ne kadar erken başlanırsa sonuç o kadar iyi olmaktadır. Mutlu ve sağlıklı günler dileğiyle.
Domuz Gribi,
Bundan böyle, bazı haftalar sağlıkla ilgili konularla birlikte olacağız. Bugün yazıma, son günlerde gerek yazılı ve gerekse görsel medyanın gündeminden düşmeyen ve vakaları ile tüm dünyada endişe yaratan domuz gribinden bahsederek başlamak istedim. Aslında domuz gribi yeni bir hastalık değildir. Domuzların solunum sistemini tutan ve domuzlar arasında salgınlar yapan bir hastalık olduğu biliniyordu ve daha önce de domuzlardan insanlara bulaşma söz konusu idi. Ancak domuzdan insana geçen hastalık insandan insana bulaşmıyordu. Ne yazık ki korkulan oldu ve virüs insana adapte olarak insandan insan bulaşma özelliği kazandı. İlk önce Meksika olmak üzere, birçok ülkede domuzla hiç temas etmemiş kişilerde vakalar görülmeye başladı. Bugünkü duyulan endişe, vaka sayılarının artması ile virüsün insana adaptasyonunun daha da artıp, büyük salgınlara neden olabileceğidir. Yani tüm dünya, insandan insan bulaşma özelliğine sahip yeni bir grip virüsü türü ile karşı karşıyadır.
Domuz gribindeki belirtiler, aslında insan gribinde (mevsimsel gripte) gördüğümüz ani başlayan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrıları, baş ağrısı, kuru öksürük gibi klasik belirtilerden farklı değildir. Daha az sıklıkla boğaz ağrısı, burun akıntısı, ishal, bulantı kusma görülebilir. Fakat virüsün sürekli değişim göstermesi daha ağır belirtilerle seyreden bir hastalık tablosuna neden olabileceği gerçeğini unutmamak gerekir. Nitekim milyonlarca insanın öldüğü tahmin edilen 1918 İspanyol gribi salgını da, başlangıçta hafif bir hastalık şeklinde başlamış, fakat virüs 3-4 ay içerisinde çok ağır enfeksiyon yapma yeteneği kazanmıştı.
Domuz gribinin, bildiğimiz klasik gripten ayırımını yapmak için kullanılan testler özel laboratuarlarda yapılabilen pahalı testlerdir. Grip belirtileri gösteren her hastaya bu testlerin yapılması gereksizdir. Ancak domuz gribinin görüldüğü ülkelere seyahat etmiş veya şüpheli kişilerle temasta bulunmuş grip hastalarına bu testlerin yapılması gereklidir.
Şu an için domuz gribinin insanlarda hastalık yapmasını önleyen bir aşı geliştirilmemiştir. Ancak grip konusunda 2005-2006 yıllarında yaşanan kuş gribi salgını sırasında büyük tecrübeler sayesinde domuz gribi virüsüne karşı aşı çalışmaları da hemen başlatıldı. 4-6 ay içinde büyük kitleleri aşılayabilecek miktarda aşı üretilebileceği öngörülmektedir. Ancak aşı insanları korumada yeterli olmayabilir. Tüm insanları aşılamaya yetecek kadar aşı üretmek olanaksız olduğu gibi virüs sürekli değişim geçirdiğinden bir süre sonra aşının koruyucu etkisinden kendini kurtarabilir. Gerek mevsimsel insan gribinden gerekse böyle yeni ortaya çıkan grip virüslerinden korunmak için en etkili yol genel hijyen kurallarına uymak ve gerekli durumlarda maske takmaktır. Grip virüsleri insandan insana solunum salgıları aracılığıyla bulaşır. Hasta kişinin virüs içeren solunum damlacıkları en fazla bir metre uzağa gidebilir. Bu yüzden hasta kişilere bir metreden daha fazla yakınlaşmamak, yaklaşılacak ise maske takmak gereklidir. Bundan önemlisi el temizliğidir. Hasta kişilerden saçılan damlacıklarla kirlenmiş cansız yüzeylerde (koltuk, masa, telefon, kapı kolu vb) virüs 2 saat kadar canlılığını korur. Sağlıklı kişiler bu yüzeylere temas ettikten sonra ellerini yıkamadan gözlerine, burun veya ağızlarına götürdüklerinde virüsle enfekte olurlar. Bu nedenle eller sık sık su ve sabunla yıkanmalı veya alkol içeren (kolonya vs.) mendiller ile silinmelidir. El temizliğinde alkol kullanıldığında; ellerin kuru olmasına ve alkol ellerde kendiliğinden kuruyana kadar bir yere temas edilmemesine özen gösterilmelidir. Salgın durumlarında hasta kişilerle temastan, el sıkışmak, öpüşmek gibi sosyal iletişimden kaçınılmalıdır.
Grip olan kişiler mutlaka maske takmalı, öksürürken veya hapşırırken ağızlarını bir mendil ile kapatmalı ve mendili hemen çöpe atıp ellerini temizlemelidir. O an için mendil bulunamazsa ağız ve burun elle kapatılmalı ve sonrasında eller yıkanmalıdır. Grip olan kişiler işe veya okula gitmemeli, şikayetleri geçene kadar kalabalık ortamlara girmemelidir. Bunun dışında tüm enfeksiyonlardan korunmada olduğu gibi, vücut direncini yüksek tutmak, iyi uyumak, bol sıvı içmek, hareket etmek ve iyi beslenmek virüse karşı direnci artıracaktır.
Grip hastaları şikayetleri başlamadan 1-2 gün önceden grip virüsünü bulaştırmaya başlarlar. En fazla bulaştırıcılık belirtilerin başladığı ilk günlerdedir. Bulaştırıcılık 7 güne kadar uzar. Bağışıklık sistemi zayıf kişiler ve çocuklar çok daha uzun süre (10 günden uzun) virüsü etrafa saçabilirler. Bulaştırıcılığı önlemek için en uygunu tüm belirtiler tamamen geçene kadar hasta kişilerin toplumla temas etmemesidir.
Gribin tedavisinde kullanılan farklı gruptan ilaçlar mevcuttur. Domuz virüsüne karşı bu ilaçların etkisiz olduğuna dair bir kanıt henüz yok. Ancak virüs değişim göstererek başlangıçta duyarlı olduğu ilaçlara karşı direnç kazanabilir. Dünya Sağlık Örgütü bunu yakından takip etmektedir. Grip olan kişilerin ilaçtan fayda görebilmeleri için ilacın belirtiler başladıktan sonraki ilk 48 saat içinde başlanması büyük önem taşır. İlaçlar ne kadar erken başlanırsa sonuç o kadar iyi olmaktadır. Mutlu ve sağlıklı günler dileğiyle.